Resulullah efendimiz gelecekte olacak şeylerle ilgili pek çok haberler verdi. Kızı hazret-i Fâtıma'nın oğlu hazret-i Hasan için, "Bu oğlum çok hayırlıdır. Allahü teâlâ, müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep yapacaktır" buyurdu. Büyük bir ordu ile Muâviye'ye "radıyallahü anh" karşı harb edeceği zaman, fitneyi önlemek, müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halîfeliği Muâviye'ye teslim etti. Hazret-i Ammar bin Yâser'e "Seni bâgî, âsî olan kimseler öldürecektir" buyurdu. Ali "radıyallahü anh" ile birlikte, Muâviye'ye "radıyallahü anh" karşı harb ederken şehid oldu. Hazret-i Abdullah bin Zübeyr, Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hacâmat edilirken çıkan kanını içti. Bunu görünce, "İnsanlardan senin başına neler gelecek biliyor musun? Senden de insanlara çok şey gelecek. Cehennem ateşi seni yakmaz" buyurdu. Abdullah bin Zübeyr Mekke'de halîfeliğini ilân edince, Abdülmelik bin Mervan, Şâm'dan Haccâc'ı büyük bir ordu ile Mekke'ye gönderdi. Abdullah'ı yakalayıp öldürdüler. Abdullah ibni Abbâs'ın annesine bakıp, "Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!" dedi. Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezân ve ikâmet okuyup, mubârek tükürüğünden ağzına sürdü. İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi. "Halîfelerin babasını al, götür!" dedi. Abbâs "radıyallahü anh", bunu işitip, gelip sorunca, "Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halîfelerin babasıdır. Onlar arasında seffâh, mehdî ve İsâ aleyhisselâmla namaz kılan bir kimse bulunacaktır" dedi. Abbâsi devletinin başına çok halîfeler geldi. Bunların hepsi, Abdullah bin Abbâs'ın soyundan oldu. Birgün, "Ümmetim arasında, râfızî denilen çok kimseler meydâna gelecektir. Bunlar, İslâm dininden ayrılacaklardır" buyurdu. Eshâbından çok kimseye hayır duâlar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Hazret-i Ali diyor ki, Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" beni Yemen'e kâdı (Hâkim) olarak göndermek istedi. "Yâ Resûlallah! Ben kâdılık yapmasını bilmiyorum" dedim. Mübârek elini göğsüme koyup, "Yâ Rabbî! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir. Hep doğru söylemek nasîb eyle!" buyurdu. Bundan sonra bana gelen şikâyetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hüküm ederdim.