Dün, bir ay süren yanlış bir evlilik üzerinde durmuştum. Evliliğin uzun ömürlü ve huzur içinde geçmesinde eşlerin inancının, yaşayışının örf ve âdetinin önemi büyüktür. Bunun için eş seçiminde çok titiz davranmalı, kılı kırk yarmalıdır. Aksi takdirde, ileride ayrılıklara; çocukların ve ailenin perişan olmalarına sebep olur. Sağlıklı bir evlilik için eşler birbirini seçmede, ana, baba, hala, teyze, kardeş, eş-dost gibi yakınlarından mutlaka istifade etmeli. Bunların tecrübelerinden faydanılmalı. Gençlerin kendi başlarına birbirlerini sağlıklı bir şekilde tanımalarına imkan yoktur. Çünkü, gençler akıl ve tecrübe ile değil hisleri ile hareket ederler. Hisler ise insanı çoğu zaman yanıltır. Aile büyüklerinin tavsiyelerini dikkate almadan yapılan evliliklerin çoğu, hayatın gerçekleri ile karşı karşıya gelince hüsran ile sonuçlanmaktadır. Ya evlilik bitmekte ya da, sıkıntılı olarak "mecburi evlilik" şeklinde devam etmektedir. Bununla ilgili yaşanmış yüzlerce olaydan kısa bir anekdot sunmak istiyorum. Anne babasını hiçe sayan bir genç kızın itirafı bu: "Lisede okurken birbirimizi sevip beğendik, ikimiz de üniversiteyi kazanamayınca aile büyüklerimizin rıza göstermemesine rağmen evlendik. Hayatın böyle tozpembe olarak devam edeceğini zannediyorduk. Fakat ne yazık ki, üç yıl birbirimize olan yoğunlaştırılmış sevgimiz, aşkımız üç haftada bitti. Düne kadar en büyük beklentimiz birbirimizdik, fakat şimdi herkesin envai çeşit beklentileri çıktı ortaya. Eskiden birbirimize günde 3-4 şiir yazarken şimdi aramızda tek kelimelik bile sevgi sözü dolaşmıyor. Aynı otelde kalan iki yabancı gibiyiz. Bütün bunlar hakkında ailem beni uyarmıştı ama kimseyi dinlemedim; daha doğrusu aşkın gözü kör etti ikimizi de. "Ulu sözü dinlemeyen ulur kalır" diyen çok yerinde söylemiş" E. B (Genç Beyin) Kötü huy ve iffetsizlik ile adı çıkıp, kendini ve kocasını dillere düşüren kadından kaçınmalıdır. "Gübrelikte biten gülleri koklamayınız!" hadîs-i şerîfi, sütü bozuk, ahlâksızlarla evlenmeyi yasak etmektedir. Şu üç sıfat kadının iyi huylu olduğuna alamettir: Güzel ahlaklı olmak, Allahü teâlâdan korkar olmak, kanaatkâr olup, Cenab-ı Hakkın verdiğine razı olmak. Bir kadın Resulullah efendimizin yanına gelerek sordu: "Ben kadınları temsilen geldim. Allah cihadı erkeklere farz kılmıştır. Savaştan sağ çıkarlarsa gazi, ölürlerse şehid oluyorlar. Biz kadınlar da onlara yardımcı oluyoruz. Bize bu konuda mükafat, bir bedel var mı?" Resulullah efendimiz şöyle cevap verdi: "Karşılaştığın her kadına söyle: Kocaya itaat etmek, hakkını yerine getirmek onun yaptıklarının hepsine bedeldir. Ancak içinizde bunu yapanlar pek azdır." Kadın, ev işlerini çevirecek kadar; yemek yapmasını, ev işlerini, dikiş işlerini bilmeli. Peygamber efendimiz kadının bunları bilmesini tavsiye buyurmaktadır: "Allahü teâlânın farz kıldığını yapmaktan ve kocasına itaattan sonra kadınlar için, yün eğirmekten, iplik bükmekten üstün iş yoktur. Bir saat yün eğirmek, iplik bükmek veya dokumak, kadınlar için bir yıl ibâdet etmekten daha sevabdır. Dokudukları her iplik için amel defterlerine bir şehid sevabı yazılır." Asla ait olmayan teferruattan sayılan kusurlar üzerinde durulmamalıdır. Dört dörtlük bir eş bulmak zor, hattâ imkânsızdır. Unutmamalı ki, kusûrsuz dost arayan dostsuz kalır; noksansız eş arayan da eşsiz kalır. Dört dörtlük eşler ancak filmlerde olur. ('Huzurun Kaynağı Aile' kitabından-Arı Sanat 0212 520 41 51) > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29