Hazreti Osman İslama önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bu hizmetlerinden biri de Hazreti Ebû Bekir'in bir araya toplattığı Kur'ân-ı kerîm nüshasından, altı nüsha daha yazdırıp, büyük İslâm merkezlerine göndermesidir. Bu bakımdan ona Nâşir-ül Kur'ân (Kur'ân'ın yayıcısı) denilmiştir. Hazreti Ömer'in hilâfeti zamânı olan on sene ile İmâm-ı Osman'ın on iki senesinden ilk altısı, refâh ve istirahatla geçerek, İslâm memleketlerinin hepsinde dînî hükümler uygulandı ve İslâm dünyâsı çok genişledi. Hattâ, bütün Arabistan ve Afrika'nın büyük bir kısmı, İslâm memleketinin bir parçası olmuş, Trablusgarb, Fizan, Bingazi, Tunus, Cezayir, Fas, Merakeş, Dimyat, Zeyyad, Aden, San'a, Asir, Bahreyn, Hadramût, Katif, Necd, bütün Irak, ve Sind, Semerkand, Hive, Buhârâ ve Türkistan, İran, Kafkasya İslâmın idâresi altına girerek, İslâm sancağı, İstanbul surlarının önüne kadar götürülmüştü. Fethedilen memleketlerin ahâlisi de seve seve Müslüman olmakla şereflendiklerinden İslâm nüfûsu pek artmış, milyonları aşmıştı. Bu kadar genişlik ve çokluk sebebiyle fikirlerde ayrılık çoğalmış, düşünüş tarzları, idrâk şekilleri arasında farklılıklar baş göstermişti. Müslüman şekline giren münâfıkların körüklemesiyle halîfeye karşı çıkan isyan yüzünden Hazreti Osman'ın hilâfetinin son altı senesi karışık ve gürültülü geçti. Yahûdîler ve diğer İslâm düşmanları, çeşitli ihtilaflar çıkararak, fitne ve fesadı yaymak teşebbüsüne geçtiler. Fitnenin ve fesadın en büyük kaynağı Mısır'da idi. Buradaki fitne hareketini, Yemenli bir Yahûdî olan Abdullah ibni Sebe adındaki bir münâfık yapıyordu. Her tarafa yerleştirdiği adamları ile temas hâlinde olup, fitnenin yayılması için her yola başvuruyordu. İslâmiyeti içerden yıkmak için faaliyete geçen Abdullah ibni Sebe, önce Basra ve Kûfe'de gizli teşkilât kurdu. Daha sonra Medîne'ye gelip, orada birtakım fitne ve karıştırıcılık faaliyeti göstermek istediyse de, tutunamayıp, Mısır'a kaçtı. Mısır'da yıkıcı faaliyetlerini devam ettirmek üzere, kendisi gibi fitneci kimseleri etrâfına topladı ve faaliyete geçti. Burada fitnenin ilk tohumlarını atıp, Sebeiyye fırkasını ortaya çıkardı. Kurduğu gizli teşkilâtla, câhil ve başıboş Mısır Kıbtilerini aldatarak bir çapulcu alayı topladı. Âsilerden on üç bin kişi, Medîne-i münevvere şehrini sarmaya kadar ileri gidip, halîfeye, hilâfetten çekilmesini teklif etmişlerdir. İmâm-ı Osman ise; "Server-i âlemin bana giydirdiği elbiseyi, elimle çıkarmam" buyurdu.