Herkesten dua isterlerdi

A -
A +

İs­lam bü­yük­le­ri, kar­şı­la­şı­lan her Müs­lü­man kar­de­şin­den du­a ta­lep et­me­si­ni tav­si­ye eder­ler­di. Çün­kü ki­min dua­sı mak­bul, ki­min Ce­nab-ı Hak­kın sev­gi­li kulu ol­du­ğu bi­li­ne­mez. İmâm-ı Şâ­fi­î haz­ret­le­ri, kırk ha­kî­ki Müs­lü­man bir ara­ya gel­se, mut­la­ka iç­le­rin­den bi­ri ev­li­ya­dır, bu­yu­rur. Ba­zı ev­li­ya­lar ken­di­si de bil­mez. Ev­li­ya­lar iki cins­tir. Bi­ri Al­la­ha âşık, di­ğer­le­ri Al­lah on­la­ra âşık. Al­la­ha âşık olan­la­rı bi­lir­si­niz, zıp­lar, uyur uyu­maz, bir şey­ler ya­par, der­si­niz ki bun­da alâ­met­ler var. Ama Al­la­hü te­âlâ­nın âşık ol­du­ğu, ken­di­si de bil­mi­yor. Bir gün Hı­zır aley­his­se­lâm ca­mi­ye git­miş, de­miş bi­raz va­az din­le­ye­yim. Der­ken bir yaş­lı­nın ya­nı­na otur­muş, o da uyu­yor. Git­miş dürt­müş, kar­de­şim de­miş, ab­des­tin bo­zu­la­cak uyu­ma! O kim­se ya­vaş­ca, sa­na ne, de­miş. Bi­raz son­ra, yi­ne baş­la­mış uyu­ma­ya. Yi­ne ikaz et­miş, kar­de­şim ab­des­tin bo­zu­la­cak. Yaş­lı kim­se ce­lal­len­miş; bak de­miş, ab­dest bo­zu­lur mu bo­zul­maz mı de­miş, kal­ka­rım, bu ce­ma­ate de­rim ki, bu Hı­zır aley­his­se­lâm­dır, bun­dan bir kıl ko­pa­ran Cen­ne­te gi­der, der se­ni in­san­la­ra yol­du­ru­rurm. Haz­re­ti Hı­zır şa­şır­mış; bir da­ki­ka, bir def­te­rim var, def­te­re ba­ka­ca­ğım, de­miş. Hı­zır aley­his­se­lâm al­mış def­te­ri, araş­tır araş­tır, adam­ca­ğı­zın is­mi yok. Aç­mış el­le­ri­ni Ce­nâb-ı Hak­ka, yâ Rab­bi, de­miş bu ev­li­ya­lar def­te­rin­de bu­nun is­mi ya­zı­lı de­ğil. Ce­nâb-ı Hak bu­yu­ru­yor ki: "Sen ba­na âşık olan­la­rı bi­lir­sin, be­nim ki­me âşık ol­du­ğu­mu sen ne bi­lir­sin? Ben ona âşı­ğım..." Al­la­hü te­âlâ­nın âşık­la­rı bel­li ol­maz, bu ola­bi­lir de­yip, du­ası­nı al­ma­lı­dır. Bir kim­se­nin Ce­nab-ı Hak­kın ev­li­ya ku­lu ol­du­ğu­nun önem­li bir ala­me­ti de, Al­la­hü te­âlâ­nın her işi­ne ra­zı ol­mak­tır. Bir âbid za­ta, ge­ce rü­ya­sın­da, "Se­nin Cen­net­te­ki kom­şun şu ço­ban­dır" de­nir. Âbid me­rak eder, ço­ba­nı bu­lur. Ço­ba­nın evin­de üç gün mi­sa­fir ka­lır. Âbid, ge­ce iba­det eder­ken ço­ban uyur. Âbid, ço­ba­na der ki: "Se­nin iba­de­tin bu ka­dar mı?", "Evet be­nim iba­det­le­rim bu ka­dar­dır. Fa­kat be­nim kü­çük bir özel­li­ğim var. Dar­lık­ta, sı­kın­tı­da ol­sam hâ­lim­den ra­zı olur hiç kim­se­ye şi­ka­yet­te bu­lun­mam, hat­ta bu hâ­lim­den kur­tul­ma­yı da is­te­mem. Has­ta ol­sam, yi­ne hâ­lim­den mem­nun olu­rum." Âbid, eli­ni ba­şı­na ko­ya­rak der ki: "Bu­na mı kü­çük özel­lik di­yor­sun? Her ba­ba­yi­ğit bu has­le­te sa­hip ol­maz." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.