Geçmişte, İslâm devletleri, islâm orduları Müslümanları ve islâm dînini yok etmek için, islâm memleketlerine saldıran kâfirlere ve sapık inançlı bölücülere karşı cihâd ederek, Müslümanları ve islâm dînini korudular. Allahü teâlâ, Enfâl sûresinde, islâm devletinin, kâfir memleketlerinde yapılan harb silâhlarını araştırıp, öğrenip, bunların hepsini, sulh zamanında yapmalarını emir ediyor. İslâm cihâdının ikinci şekli, her türlü yayın vâsıtası ile İslâmiyeti insanlara yaymak, duyurmaktır. Bu cihâdı, islâm âlimleri islâm devletinin yardımı ve kontrolü ile yapar. Asrımızda islâm düşmanı olan kâfirler, misyonerler, masonlar, ateistler ve mezhebsizler, her türlü yayın organları ile İslâmiyete saldırıyorlar. Yalanlarla, iftirâlarla insanları, hattâ câhil Müslümanları aldatarak, islâm dînini yok etmeğe çalışıyorlar. (Kâdiyânî), yani Ahmedîler ve (Behâîler) ve (Mevdûdîciler) ve (Teblîğ-i cemâ'atcılar) ve (Selefîciler), (Mezhebsizler) ve (Vehhâbîler), Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden yanlış ve bozuk manalar çıkararak, islâmın doğru yolundan ayrılıyorlar. Bunların hepsi basın yolu ile, kitâblar, dergiler, broşürler çıkararak ve radyolarla, televizyonlarda bozuk inanışlarını yayıyorlar. Bunu yapmak için milyonlar sarf ediyorlar. Bir yandan, "Ehl-i sünnet" veya "Sünnî" denilen hakîkî Müslümanları aldatarak İslâmiyeti içerden yıkıyorlar. Diğer tarafdan da, İslâmiyeti bütün dünyaya yanlış olarak tanıtıyorlar. Müslüman olmak isteyen yabancılar, bu çeşitli propagandalar karşısında ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Yâ, Müslüman olmaktan vazgeçiyorlar, yâhud yanlış, bozuk bir yola girerek, Müslüman olduklarını sanıyorlar. İslâmın iç ve dış düşmanlarının yıkıcı, aldatıcı propagandalarına karşı Ehl-i sünnet âlimlerinin, hakîkî Müslümanlığı yani Muhammed aleyhisselâmın ve Eshâb-ı kirâmın yolunu, neşir vâsıtaları ile bütün dünyaya yaymaları, günümüzün en kıymetli hizmetidir. Cihâdın üçüncü kısmı, duâ ile yapılan cihâddır. Bütün Müslümanların bu cihâdı yapmaları farz-ı ayndır. Bu cihâdı yapmamak, büyük günah olur. Bu cihâdı yapmak, cihâdın birinci ve ikinci kısımlarını yapanlara duâ etmekle olur. Leşker-i gazâ, leşker-i duânın yardımına muhtâcdır. İhlâs ile yapılan duâ muhakkak kabûl olur.