Hasan Basrî hazretleri bir cenazenin defninde bulunduğu zaman, teessüründen nerede ise kendinden geçer gibi olurdu. Ve derdi ki: "Vallahi âhiri ölüm olan şu hayatta, önünde zahit olmalı, sonundan da korkmalıdır. Ömer bin Abdülazîz, Dirseman'da kabrini kendi eliyle hazırlamış. Kendisi kabir kazar, yanındakiler de açılan çukurdan çıkan toprağı taşırlarmış. O, kabrini hazırladıktan tam yedi gün sonra vefat edip oraya defnedilmiş. Selefi salihin kabrin dışına değil içine önem verirlerdi. Bunun için süslü kabirler, türbeler istemezlerdi. Kabirlerinin sade olmasını isterlerdi. Buyururlardı ki: "Kem min darîhim yüzâr, Ve sahibühû finnâr!" (Yani: "Ziyâretgâh haline getirilen nice kabirler vardır ki, o kabrin sahibi cehennem ateşi içindedir!" İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki: "Ben, acem şeyhlerinden bir şeyh görmüştüm ki, adam bütün kitablarını, elbiselerini ve ev eşyasını sattı; bunların parası ile evinde tadilât yaptırarak evini kubbeli bir türbe haline soktu. Nice masraflar yaparak tabut, sanduka ve örtü gibi malzemeler yaptırdı. Sonra kapısının üstüne şu mısraları yazdırdı: "Bu kapıda saygı ile dur ey insan! Niyetini bozma, Um! Besle hüsn-i zan. Burası, hacet gören dilek türbesi! Şüphe etme, yapılmıştır tecrübesi." Bu kubbeyi ve yazıyı görenlerin hepsi, bu zavallı adama gülüyorlardı. Ve diyorlardı ki: "Bu zavallı, öldükten sonra kendisine itina edilmeyeceğinden endişe ederek bu işe tevessül etmiştir. Gayesi, kendisine, "Bu adam şeyhtir!" denilmesidir. Böyle deseler ne olacak, böyle söylemeleri seni Cehennem ateşinden kurtaracak mı?" Ebüd-Derdâ buyurdu ki: "Şüphesiz sizin amelleriniz ölmüşlerinize arz olunur. Amelleriniz iyi olunca sevinirler, kötü olunca da üzülürler." Yine o derdi ki: "Allah'ım, ölülerimizi ölüler arasında utandıracak bir şey yapmaktan sana sığınırım!" Dünya hayatı rüya gibidir. Ölüm uyandırıp rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Hadis-i şerifte, "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar", "Ölümden sonra olacak şeyleri, sizin bildiğiniz gibi, hayvanlar da bilselerdi, yemek için semiz hayvan bulamazdınız". Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr