İslam büyükleri, bir şey satarken alıcıyı yanıltmaktan, aldatmaktan çok korkarlardı. Bunun için, satılan malı, olduğundan aşırı methetmezlerdi. Çünkü, hem yalan söylemiş, hem aldatmış, hem de zulmetmiş olur. Hattâ, doğru olsa bile, müşterinin bildiği şeyi söylemezlerdi. Çünkü, bu da faydasız söz olur. Kıyâmet günü her sözden suâl olunacaktır. Beyhûde söyleyenler, hiç özür bulamayacaktır. Alışverişte yemin de etmezlerdi. Yalan yere yemin etmek haramdır. Yâni büyük günahtır. Doğru yemin ederse, az bir şey için Allahü teâlânın ismini söylemek saygısızlık olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Alışverişte vallahi böyledir, vallahi öyle değildir diye yemin edenlere ve sanat sahiplerinden, yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun!" Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki: "Malını yemin ederek beğendiren kimseye kıyâmet günü merhamet edilmeyecek, acınmayacaktır." Yûnüs bin Abîd ipekli kumaş tüccârı idi. Malını satarken hiç methetmezdi. Çırağı, bir gün, kumaşı gösterirken, müşterinin yanında, "Yâ Rabbî! Bu Cennet kumaşından bana da nasip et!" deyince, Yûnüs, bu sözün kumaşı methetmek olacağını düşünerek, kumaşı kaldırıp sattırmadı. Malın aybını, müşteriden gizlemezlerdi, hepsini, olduğu gibi gösterirlerdi. Çünkü, kusuru gizlemek, hıyânettir. Zâlim, âsî olmaktır. Malın iyi tarafını göstermek, karanlıkta göstermek zulüm, hîle olur. Resûlullah Efendimiz, buğday satan birisinin buğdayına, mübârek parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce, "Bu nedir?" buyurdu. Yağmur ıslatmıştır deyince, "Niçin saklayıp göstermiyorsun? Hîle eden, bizden değildir" buyurdu. Her sanatta da hîle yapmamak farzdır. Çürük iş yapmak ve gizlemek haramdır. İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel'den, gizli yama yapmayı sordular. Kendi giymesi ve müşterinin giymek istemesi ile câiz olup, hîle olarak yapmak, yâni gizli yamayı, yeni diye satmak günahtır. Aldığı para haramdır, buyurdu. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr