Şeytan altıncı hîle olarak, ibâdetlerini gizli yap. Allahü teâlâ, senin sevgini ve şerefini insanların kalbine yerleştirir, diyerek gizli riyâya düşürmek ister. Buna karşılık, ben Allahü teâlânın kuluyum. O, benim sâhibimdir. İbâdetimi isterse beğenir, isterse red eder. İnsanlara bildirip bildirmemesine karışamam, demelidir. Yedinci hîle olarak da, ibâdet yapmağa ne lüzûm var? İnsanların sa'îd ve şakî olacakları ezelde takdîr edilmişdir. Sa'îd olan, ibâdeti terk edince, af edilir, Cennete gider. Ezelde şakî olan, ne kadar ibâdet yaparsa yapsın, faydasi olmaz, muhakkak Cehenneme gider. O hâlde, kendini boşuna yorma! Râhatına bak, der. Buna cevâb olarak, ben kulum, kulun vazîfesi, sâhibinin emrini yapmaktır, demelidir. Buna karşılık, "Emri yapmayınca, azâb korkusu olursa, emri yapmak lâzım olur. Ezelde sa'îd olan için bu korku yoktur" derse, buna cevâb olarak da, Rabbim herşeyi bilir ve dilediğini yapar. Dilediğine hayır, dilediğine şer verir. Kimsede, Ona suâl sormak hakkı yoktur demelidir. İblîs, İsâ aleyhisselâma görünerek, "Ezelde Allahü teâlânın takdîr ettikleri hâsıl olur" diyorsun, öyle mi? dedi. "Evet, öyledir" buyurdu. Öyle ise, kendini şu dağın tepesinden aşağı at. Eğer ezelde selâmetin takdîr edilmiş ise, sana birşey olmaz, dedi. Cevâbında, "Ey mel'ûn! Allahü teâlâ kullarını imtihân eder. Kulun, sâhibini imtihân etmeğe hakkı yoktur" buyurdu. Şeytanın bu hîlesine karşı, "İbâdet yapmak faydalıdir. Çünkü, ezelde sa'îd isem, sevapların artması, derecelerin yükselmesi için ibâdetleri yapmak lâzımdır. Şakî isem, ibâdet yapmamak azâbından kurtulmak için, ibâdet yapacağım" demelidir. İbâdet yapmanın bana hiçbir zararı da olmaz. Aklı olan kimse, faydalı olanı yapar. Faydasiz olanı terk eder. Ezelde şakî isem, Rabbime itâ'at etmiş olarak Cehenneme girmeği, âsî olarak girmeğe tercîh ederim. Bundan başka, Allahü teâlâ, ibâdet edenleri Cennete sokacağını, ibâdet etmiyenlere Cehennemde azâb yapacağını va'd etmiştir. Allahü teâlâ va'dinde sâdıkdır. Va'dinden dönmiyeceği, söz birliği ile bildirilmiştir. Allahü teâlâ herşeyi sebep ile yaratmaktadır. Âdet-i ilâhiyyesi böyledir. Ancak mu'cize ve kerâmet olarak âdetini bozmaktadır. İbâdetleri, Cennete girmek için sebep yaptığını bildiriyor. Yani, Cennet nimetlerini ibâdetlere karşılık olarak yaratmışdır. Hadîs-i şerifte, "Hiç kimse Cennete, ibâdeti sebebi ile girmez" buyuruldu. Karşılık başkadır, sebep olmak başkadır.