Ömer-ibnül-Hattâb rivâyet eder: Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Beş kimseden başkası için ayağa kalkmayınız. Anneye, babaya, size Kur'ân-ı azîmüşşân ta'lîm eden hocaya, âlime, ki ilme hürmet için. Şerefleri dolayısı ile seyyidlere ve adlinden dolayı âdil sultâna." Ömer bin Hattâb der ki: Resûlullah Efendimiz bu hadîs-i şerîfi buyurduğu zaman Ebû Bekir Sıddîk meclis-i saadete geldi. Peygamber hazretleri onun için ayağa kalktı. Hazreti Ebû Bekir oturmayınca, kendileri de oturmadılar. Ömer bin Hattâb dediler ki: Yâ Resûlallah! Bize buyurdunuz ki, bu beş kimseden başkası için ayağa kalkmayınız. Siz Ebû Bekir için ayağa kalktınız! Buyurdular ki: Cebrâîl aleyhisselâm gelip, önümde oturmuş idi. O sırada Ebû Bekir mescide girdi. Hazreti Cebrâîl dedi ki; Yâ Muhammed! Ebû Bekir geldi. Ben dedim; yâ Cebrâîl! Ebû Bekir'i tanır mısın? Dedi ki: Yâ Muhammed! Ebû Bekir, melekler yanında meşhurdur ki, senin yeryüzünde tanıdığın gibi, onu tanırlar. Cebrâîl aleyhisselâm Ebû Bekir Sıddîk önünde ayağa kalktı. Ben de kalktım. Yâ Ömer, bir yerde ki, Cebrâîl aleyhisselâm ayağa kalkar, ben kalkmaz mıyım! Ebû Bekir'e hürmetinden ötürü, Hazreti Ebû Bekir oturmayınca, Cebrâîl aleyhisselâm oturmadı. Ben de oturmadım... Ebû Sa'îdil Hudrî rivâyet eder: Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: Kıyâmet günü olunca, Allahü tebâreke ve teâlânın emri ile Arş önünde kırmızı altından üç kürsî konulur. Mahşer meydanı onların nûru ile nûrlanır, aydınlanır. Biri bir kenârda, biri öbür kenârda, biri ortada kurulur. İbrâhîm aleyhisselâm gelip, Allahü teâlânın emri ile bir kenârdaki minber üzerine oturur. Ben de (Muhammed aleyhisselâm); öbür kenârdaki minber üzerine otururum. Orta yerde olan minber boş kalır. Bir münâdî, seslenir ki, 'Ebû Bekir Sıddîk nerededir?' Ebû Bekir Sıddîk'ı durduğu yerden ta'zîm ile getirirler. Ortadaki minber üzerine oturturlar. Sonra bir münâdî seslenir ve der ki, 'Halîl ve Habîb arasında Sıddîk'ın bulunması ne hoştur, ne güzeldir.' Sonra Allahü teâlâ hazretleri üçünden hicâbı kaldırıp, tecellî eder, dîdârını gösterir. Ben, baş gözü ile, Allahü teâlâyı müşâhede ederim. İbrâhîm de müşâhede eder, Ebû Bekir de müşâhede eder. Ebû Ubeyde bin Cerrâh rivâyet eder: Resûlullah Efendimiz mubârek elini Ebû Bekir Sıddîk hazretlerinin omzuna koyarak, buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekir! Kullar, Allahü teâlâ hazretlerinin huzuruna dağlar misilli günâh ile çıksalar, kalblerinde senin muhabbetin olsa, Allahü teâlâ onların günâhlarını affeder...