Ebû Talha oğlunun ölüm haberine rağmen sarsıldı. Fakat, her şeye rağmen: "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn" (Biz, hepimiz, Allahın kullarıyız ve ancak, O'na dönücüleriz...) mânâsına gelen, âyet-i kerîmeyi okudu. Hakkın emrine râzı olup, sabretti... O günlerde Müslümanlar, maddî sıkıntı çekiyorlardı. Hazret-i Ebû Talha, hanımına, "Ey Ümmü Süleym!.. Evde yiyecek var mıdır? Resûlullah efendimizin mübârek seslerinde, zaîflik ve açlık hissediyorum. Gönderebilir miyiz?" diye sordu. Hazret-i Ümmü Süleym derhal, birkaç "arpa ekmeğini" beze sardı. Oğlu hazret-i Enes'in koltuğuna verip, yolladı. Sevgili Peygamberimiz, Mescîdde, arkadaşlarıyla idiler. Ekmeklerle, hazret-i Enes'i görünce, "Seni, Ebû Talha mı gönderdi, koltuğunda, ekmek mi var?" buyurdu. Sonra sevgili Peygamberimiz, Eshabına, "Kalkın!.. Ebû Talha'nın evine gidiyoruz" buyurdular. Bunu işiten hazret-i Enes, önlerinden koşturdu. Doğru eve gelip, babasına meseleyi bildirdi. O da, "Yâ Ümmü Süleym!.. Peygamber efendimiz bütün cemâatiyle yemeğe teşrîf ediyorlarmış. Şimdi ne yapacağız! Evdeki yemek, hepsine yetecek mi? diye telâşlandı. Hanımı gâyet sâkin, "Allahü teâlâ ve Peygamberi, daha iyi bilirler. Sen telâşlanma" cevabını verdi. Gerçekten o gün, "İki cihân Sultânı" ve bütün arkadaşları, Ebû Talha hazretlerinin evinde doydular. Bu olay şüphesiz, hazret-i Resûlullahın mu'cizesi ve ev sahiplerinnin tevekkülü sâyesinde gerçekleşti... Harp ve sulh anlarında hazret-i Ebû Talha, sevgili Peygamberimizden hiç ayrılmadı. En ufak işâretlerini bile, yerine getirmek için, canla-başla çabalıyordu. Başta büyük "Bedir Gâzâsı" olmak üzere, bütün savaşlarda her şeyini; Allahü teâlâ ve Resûlü uğruna fedâ etti... Bilhassa "Huneyn Gâzâsı"nda hârikaydı. O gün Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Kim, bir düşmanı öldürürse; düşmanın üzerinde nesi varsa O gâzîye âit olacaktır. Ganîmete, dâhil edilmeyecektir." O savaşta hazret-i Ebû Talha tek başına, yirmiden fazla müşrik öldürdü. Üzerlerinde bulunan bütün eşyâları topladı. İçlerinden bir kılıç bile almadan, hepsini Peygamber efendimizin önlerine bıraktı. O'nun tek isteği, sâdece Allahü teâlânın ve Resûlullahın rızâları idi. Sevgili Peygamberimiz, "Asker içinde Ebû Talha'nın sesi, yüz kişiden hayırlıdır" buyurmuşlardır.