İslam büyükleri, ticarette, alışverişte kendi menfaatlerini değil ihtiyaç sahiplerinin, fakirlerin menfaatlerini düşünürlerdi, buna göre davranırlardı. Pahalı değil ucuz vermekten hoşlanırlardı. Âlimlerden birisi, tüccâr idi. Vâsıt şehrinden, Basra'ya gıda gönderip satılmasını vekîline emretti. Basra'da ucuz olduğu için, vekîli bir hafta bekleyip, pahâlı sattı ve âlime müjde yazdı. Cevabında dedi ki: "Biz, az kâr ile çok sevap kazanmayı daha çok severiz. Fazla kazanmak için, dînimizi feda etmemeli idin. Çok büyük cinâyet işlemişsin! Bunu affettirmek için sermâyeyi ve kârı hemen sadaka olarak dağıt!" Dinimizde buna ihtikâr deniyor. İhtikâr demek, insan ve hayvânın gıdâ maddelerini piyasadan toplayıp, yığıp, pahâlandığı zaman satmaktır. Peygamberimiz buyurdu ki: "Bir kimse gıdâ maddelerini alıp, pahâlı olup da satmak için kırk gün saklarsa, hepsini fakirlere parasız dağıtsa, günahını ödeyemez." Yine buyurdu ki: "Bir kimse gıdâ maddelerini kırk gün saklarsa, Allahü teâlâ ona darılır. O, Allahü teâlâyı saymamış olur." Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Bir kimse, hâriçten gıdâ maddesi satın alıp, şehre getirir ve piyasaya göre satarsa, sadaka vermiş gibi sevap kazanır veya köle âzâd etmiş gibi sevap kazanır." İmâm-ı Ali buyuruyor ki: "Gıdâ maddelerini kırk gün saklayanın kalbi kararır." Kendisine, ihtikâr yapan birini haber verdiklerinde, emretti, sakladığı şeyleri yaktırdı. İhtikârın haram olması, Müslümanlara zarârlı olduğu içindir. Çünkü, gıdâ maddeleri, insanların ve hayvânların yaşayabilmesi için lâzımdır. Satılınca, herkesin alması mubâhtır. Bir kişi alıp saklayınca, başkaları alamaz. Sanki çeşme suyunu saklayıp, herkesi susuz bırakmaya benzer. Gıdâ maddelerini bu niyet ile satın almak günahtır. Ticarette; aldatmak da aldanmak da caiz değildir. Alışverişte kimseye zarar vermemelidir. Zarar veren her iş, zulüm olur. Zulüm ise haramdır. Her Müslüman, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi, kâfirlere dahî yapmamalıdır. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr