İslam büyükleri, İslamiyeti yaymayı, yaşamayı evliyalık hallerinden daha üstün tutmuşlardır. Dini doğru bir şekilde yaymaya, emri marufa çok önem vermişlerdir. Abdüllah ibni Mesud hazretleri anlatır: Birgün Peygamber bize bir doğru çizgi çizdi ve "Bu, insanı Allahü tealanın rızasına kavuşturan doğru yoldur" buyurdu. Sonra, bu hattın iki tarafına, balık kılçığı gibi, eğik çizgiler çizip, "Bunlar da, şeytanların saptırdığı yollardır" buyurdu. Bir kimse, Peygamberlere tabi olmadan, doğru yolda yürümek isterse, muhakkak eğri yola sapar. Eğer eline bir şeyler geçerse, bazı hallere kavuşursa bu istidracdır. Yani, sonu zarar ve ziyandır. Ubeydüllahi Ahrar hazretleri buyurdu ki: Kalbe gelen bütün keşifleri, halleri bize verseler, fakat kalbimizi Ehl-i sünnet itikadı ile süslemeseler, kendimi mahv olmuş ve halimi harab bilirim. Bütün harablıkları, felaketleri üzerime yığsalar, lakin kalbimi Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadı ile şereflendirseler, hiç üzülmem. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Evliyaya hasıl olan haller, keşifler, eğer Peygamberimize tabi olmakla beraber ise, nur üstüne nur olur ve İslamiyetin incelikleri, esrarı hasıl olmağa başlar. Tesavvufda, nübüvvet yolu ve vilayet yolu diye ayrılan iki yol, hakikatte İslamiyetin gösterdiği tek bir yoldur. Bu yolların hepsinden vasıl olmak, İslamiyeti yaymaya ve yaşamaya bağlıdır. İslamiyetten ayrılan, yolda kalır veya yoldan çıkar. O halde, bütün yolların başlangıcı İslamiyettir. Yani İslamiyet, bir ağacın gövdesine benzer. Bütün tarikatler, yani yollar, bu ağacın dalları, damarları, filizleri, yaprakları ve çiçekleri gibidir. İslamiyeti yaymak yani, emri maruf iki suret ile yapılır: Birincisi, söz, yazı ve her çeşit yayın vasıtası iledir. Bunu yaparken, bilgi az ise ve şahsa, adetlere, kanunlara dikkat ve riayet edilmezse, fitneye sebep olabilir. İkinci yol, hal ile, İslamın güzel ahlakına uyarak, nümune olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek borçlarını ödemek en tesirli, en faydalı nasihat yapmak olur. Bunun içindir ki, "lisan-ı hal, lisan-ı kalden entaktır" demişlerdir. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr