Yer ona boyun eğdi!

A -
A +

Hazreti Ömer Îrân bölgesini fethetti. Deve, at, altın, koyun ve sığır gibi çok ganîmet getirdiler. Emîr-ül mü'minîn bütün o ganîmeti taksîm etti. Kendisine asla birşey alıkoymadı. Evine gece vakti geldi. Ev ehli dediler ki: Niçin bizim için iki dirhem getirmedin? Yemek için, bu gece evde hiç yiyecek yoktur! Hazreti Ömer buyurdu ki: Ey hâtun! Korktum o tâifeden olmaktan ki, Allahü teâlâ hazretleri Kur'an-ı kerimde buyurur: "... Dünya hayâtında güzel ni'metleri yiyerek, iyi işlerinizin sevâbını giderdiniz. Onlardan faydalandınız, yeryüzünde kibirlenip, günâh işlediniz. Bugün şiddetli azâb ile cezâlanacaksınız." (Ahkâf sûresi 20) Bir gece Hazreti Osmân Hazreti Ömer'in huzuruna vardı. Gördü ki, acele ile mektup yazarlar. Hazreti Osmân selâm verdiler. Emîr-ül mü'minîn cevap vermedi. Mektubu bitirdi. Çırâğı (kandil) söndürüp, selâma cevap verdi. Hazreti Osmân sordu: Neden selâmın cevâbını çırâğı söndürdükden sonra verdiniz. Buyurdular ki: Yâ Osmân! Çırâğı Müslümanların maslahatları için ışıklandırdım. Korktum ki, o zaman selâmını alsam o çırâğ ışığında, kıyâmet gününde, Müslümanlar benden haklarını isterler. Allahü teâlâ beni ondan sual edip, ben cevap vermeye tâkat getiremem... Hazreti Ömer'in hilâfetleri zamanında, bir böldede zelzele vâki oldu. Hazreti Ömer halkı topladı. Minbere çıkıp, hutbe okudu. Hutbede buyurdu ki: Ey Müslümanlar! Resûlullah Efendimizden işitmiştim, buyurdular ki: "Yerin zelzelesi iki şeyden olur. Zinâ ve zulüm âşikâre olur ise, yer ona tâkat getiremez. Allahü tebâreke ve teâlâ dergâhına yalvarır, inler ve sallanmağa başlar. Tâ ki, Allahü teâlâ onları helâk eder." Şimdi eğer günâhkâr ben isem, tövbe ettim. Siz de tövbe ediniz. Onlar da tövbe ettiler. Hazreti Ömer kamçısını yere vurdu. Buyurdu ki: Ey yer! Sen tövbe edenlerin altında sallanıyorsun. Eğer sâkin olup, karâr kılmazsan, ben sana bir vururum ki, kıyâmete kadar onu söylerler! Sonra yer sâkin oldu. Hazreti Ömer hayatta iken, bir dahâ yer sallanmadı, ona boyun eğdi. Nitekim, Hazreti Mûsâ aleyhisselâma boyun eğip, Kârûn'u yuttu. Rüzgârın itâ'at etmesi ise o hutbede, "yâ Sâriye dağa!" buyurdukları zamandadır. Bu sesi Nehâvend'de Sâriye hazretlerinin işitmesine vâsıl oldu. Rüzgâr, Süleymân aleyhisselama da itâat etmiş idi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.