Hadîs-i şerîfte, Müslümanların yetmişüç fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu yetmişüç fırkadan herbiri, İslamiyete uyduğunu iddiâ etmektedir. Cehennemden kurtulacağı bildirilen bir fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. Müminûn sûresi, ellidördüncü ve Rûm sûresi otuzikinci âyetinde meâlen, "Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir" buyuruldu. Hâlbuki, bu çeşitli fırkalar arasında kurtulucu olan birinin alâmetini, işâretini, Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" şöyle bildirmektedir: "Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır." İslamiyetin sâhibi kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da "rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn", söylemesine lüzum olmadığı hâlde, bunları da söylemesi, "Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur" demekdir. Nitekim Nisâ sûresi, yetmişdokuzuncu âyetinde meâlen, "Resûlüme itâat eden, elbette Allahü teâlâya itâat etmiştir" buyuruldu. Resûle itâat, Hak teâlâya itâat demektir. Ona "sallallahü aleyhi ve sellem" uymamak, Allahü teâlâya isyandır. Allahü teâlâya itâatin, Resûlüne itâatten başka olduğunu sananlar için nâzil olan, Nisâ sûresinin, "Allahü teâlanın yolu ile, Resûlünün yolunu birbirinden ayırmak istiyorlar. Senin söylediklerinin bazısına inanırız, bazısına inanmayız diyorlar. İkisi arasında ayrı bir yol açmak istiyorlar. Bunlar, elbette kâfirdir" meâlindeki yüzkırkdokuzuncu âyeti, bunların kâfir olduklarını bildiriyor. Eshâb-ı kirâmın yolunda gitmeyip de, Peygambere "aleyhissalâtü vesselâm" uyduğunu söyleyen, yanılıyor. O'na "sallallahü aleyhi ve sellem" uymuş değil, isyan etmiş oluyor. Böyle yol tutan, kıyâmette kurtulamayacaktır. Mücâdele sûresinin, "Doğru birşey yaptıklarını sanıyorlar. Biliniz ki, onlar yalancıdır, kâfirdir" meâlindeki onsekizinci âyeti bu gibilerin hâlini gösteriyor. Eshâb-ı kirâmın "aleyhimürrıdvan" yolunda giden, hiç şübhe yok ki, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Allahü teâlâ, bu fırkanın yorulmadan, yılmadan çalışan büyüklerine, bol bol mükâfat versin! Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. Çünkü, Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" Eshâbına "aleyhimürrıdvan" dil uzatan, bunlara uymaktan, elbette mahrûmdur. Mahrum kalmamak için, Ehli sünnetin dört mezheb imamının bildirdiği gibi inanmak ve yaşamak şarttır.