Yanıbaşımızdaki Irak'ta hergün bir bomba patlıyor, yüzlerce kişi ölüyor.. Dünya; savaşın vahşi yüzüne ait resimleri sergi ziyaret eder gibi seyretmeye devam ediyor.. Irak'taki vahşeti seyreden milletler, dünyanın süper devletlerini yönetenler ve medyada kendine ait keyfiyetiyle köşebaşlarını tutan kalemler İran'da katillerin idamlarını tartışıyor.. * Bu ülkeyi; katillerin, teröristlerin, yankesicilerin, tecavüzcülerin, kapkaççıların yol geçen hanına çevirenler, dürüst vatandaşların vergileri ile cezaevlerinde keyif çatan, yan gelip yatan yüzbinlerce mahkumun haklarını arama gayretleri yetmiyormuş gibi, gözlerini İran'daki suçluların haklarına diktiler! Bağdat'ta öldürülen binlerce masum insanı ise ne hikmetse yazan bile yok... * Körfezde savaş çıktığı günden beri dünya medyasında herkes bir sorunun cevabını arıyordu; ABD, Irak'ta neden bataklığa saplandı? Bu soru bana; İtalyan düşünürü, siyaset adamı, tarihçi ve felsefesi ile yüzyıllar boyu ilgi odağı olan yıllar önce okuduğum Machıavellı'nin Hükümdar adlı eserindeki bazı sözleri hatırlattı.. Machıavellı, büyük ülke ordularının neden başarılı olamadıklarına dair diyor ki; "Bir hükümdar, devletini ya kendi ordusuyla, ya paralı orduyla; ya yardımcı ordu veya karma orduyla korur. Paralı ve yardımcı ordular tehlikelidir. Hükümdar, devletinin korumasını paralı askerlere bırakırsa asla güvenlikte olamaz, çünkü bunlar arasında birlik bulunmaz; açgözlü, sıkıdüzensiz ve sadakatsizdirler." * "Dostlar arasında cesur, savaş meydanında tabansız olurlar. İçlerinde ne Allah korkusu, ne de iyi niyet bulunur" diyen Machıavellı; "Onların hükümdarın yanında bulunma nedenleri sadece paradır ve bu para da yolunuza ölmelerine yetmez." Birinci Körfez harekâtında muhabir olarak katıldığımda, daha sonraları ise Irak'ta Tarık Aziz, Taha Yasin Ramazan ile programlar çektiğimde, paralı orduları yakından gözlemleyebildim. * Saddam, Irak ve kendi iktidarının güvenliğini devrim muhafızlarına bırakmıştı.. Çoğu, Tıkritli ve kendi aşiretindendi.. O zaman aldığım bilgilere göre, her biri yaklaşık on bin dolar maaş almaktaydı. Altlarında lüks arabalar, komutanların fiyakalı elbiseleri ve modern silahlarla donatılmış devrim muhafızları, bombalar yukarıdan kentin üstüne yağmaya, tanklar Bağdat'ın göbeğinde dolaşmaya başladığında, bir anda kayboluverdiler.. Herkes birbirine devrim muhafızlarının nerede olduğunu soruyordu.. Sanki yer yarılmış yerin dibine girmişlerdi.. * Irak bataklığına gömülen ABD'nin neden çıkamadığını, Irak'ın 400 bine yakın paralı devrim muhafızlarının ise neden kaybolduklarını merak edenler, Machıavellı'nin Hükümdar eserini okuduklarında daha iyi anlayacaklar... Kısacası; parayla ateş eden askerlerden oluşan bir ordu düşündüğünüzde, birinin batağa saplanması, diğerinin ise kayboluvermesinden daha normal ne olabilir ve ne beklenebilir ki?