Dünya küresel kriz ile boğuşup duruyor... Krizin uzağında olanlar krizi değerlendiriyor ve çözüm yolları öneriyor... Değerlendirmeler ise o kadar komik düşüyor ki! Ne hikmetse, kimse krizle boğuşanlarla konuşmuyor... Sanayinin duayenlerinden İşadamı Erdoğan Demirören ile sık sık biraraya gelir yemek yer, dünya ve ülke gündemine yönelik görüşlerini sorarım... Krizden dünya ve ülke nasıl kurtulur? diye sorduğumda Erdoğan Demirören eline kalem dahi almadan başladı sıralamaya... "Biz krizle başederiz ama yeter ki nerede hata yaptığımızı görelim... Şöyle ki, günde bir saat öğlen yemek paydosu veriliyor... Ayda 30, senede 360 saat eder... Yani bir yılda 15 gün gizli tatil var... Bu ülkenin böyle bir lüksü yok ki!" * Erdoğan Bey ardından Avrupa ülkelerindeki vaziyeti hatırlatıyor; "AB ülkelerinde öğlen bir saat tatil diye bir şey yok... Sandviç ile geçiştiriyorlar...İşte bunun adına tasarruf denilir... Buna hafta sonu, bayram ve yıllık izin ilave edildiğinde yılda 190 gün tatil ortaya çıkar... 175 gün çalışma günü kalır... Kalkınmakta olan ülkelerin böyle bir lüksü olmamalı...Lükse düşkünlük ise insanlara kariyerini kaybettirir, ülkeleri ise krize sürükler" "Çalışan hata yapar" sözünü hatırlatan Erdoğan Bey; "Bu tembellerin çalışanlara attığı en büyük iftiradır... Doğru çalışan hata yapmaz ama bir şey de yapmaz... Şimdi bu kafayla kimsenin çalışmaması mı gerekir? Hayır... Mesele şudur, şirketleri, ülkeleri en büyük stratejik felaketlere sürükleyen neden çalışmaktan kaynaklanan hatalar değildir... Yani, bir şeyi yapmaktan değil de ihmalden, atlamaktan doğan hatalardır... Bunlar şirketlerin hiçbir zaman hesap vermek zorunda tutulmadıkları şeylerdir..." Şirketleri yönetenlerin lükse düşkün olmalarıyla, işleri takip etmeme hastalığına yakalandıklarını belirten Erdoğan Demirören; "Krize girdiğinde ise yöneticiye nedeni sorduğunda klasik bir laf söyler size... 'Efendim, ben elimden geleni yaptım' Şimdi bu söz sorunuzun cevabı değil ki! * Tasarruf ve iş takibi ve görünmeyen kara delikleri kapatarak krizden çıkmanın mümkün olduğunu belirten Erdoğan Demirören; "Tasarruf derken zaruri harcamaları kastetmiyorum, israfa giren harcamayı söylüyorum... Gerçek tasarruf olursa ürettiğiniz malın maliyetleri düşer ve fiyatlara yansır... Yoksa her vatandaş günde on lira harcamaktan çekinse tüm sektörler krize girer..." Bu kadar tatil ve yemek paydoslarıyla, çay ve kahve molalarıyla ülkelerin krizden kurtulamayacağı görüşüne katılıyorum...