"Dersim" dersin. Oldu mu? Dersim, "dersin" oldu mu? ..... Atgözlüğündeki iğne deliğinden, yolun kenarındaki manzarayı seyretmek!.. Böyle bir cümle okumuş muydunuz hiç, böyle bir ifade işitmiş miydiniz? Yooo!.. Haklısınız, ben de duymamıştım. Şimdi uydurdum, güne özel... * Atgözlüğü; arabayı çeken veya üzerine binilmiş hayvanlar yolda giderken, sağında solunda olanlardan haberi olmasın diye, her iki gözlerinin dış taraflarına konan, kayışlara sabitlenmiş, avuç içi boyunda birer meşin perdedir... Ki, atın sadece önüne bakmasını sağlamak için düşünülmüştür... Atgözlüğünde delik açılsa bile, atların gözü buradan bakmaya müsait değildir! Yani, "atgözlüğündeki iğne deliğinden, yol kenarındaki manzarayı seyretme" işi, atın gözlüğü için uygun olmadığı gibi; gözlüğün atları için de uygun değildir. Ha bir delik olsun gözlükte, ha beş delik!.. * Şu dünyadaki hangi işe "insan" boyutunun hâricinden bakılabilir ki? Ve anlamak zor olan şudur: İş aynı iken; o yapınca haklı, bu yapınca haksız... Suç aynı iken; bu yapınca katil, o yapınca kahraman... Nasıl oluyor? Ellerine baston, kollarına koltuk değneği, altlarına tekerlekli sandalyeler verilmiş kötürüm adamlar; işte, artık, dilleriyle de topallıyorlar!.. Öyle bir bataklık ki; elini uzatan da içinde kalacak! Biraz daha yazmayalım. Elimiz bulaşmadı... Dilimiz bulaşmadı... Kalemimiz de bulaşmasın!.. * Fakat, bir beyit olsun hatıra bırakalım tarihe: "Dersim" dersin. Oldu mu? Dersim, "dersin" oldu mu?..