Yazı yazmak; Kızarmış ekmeğe bal akıtmaktır... ..... Fakat odun sobası üstündeki telin üstünde kızarmış olan ekmeğin üstüne... Ve önce tereyağı sürülüp, helva gibi edilip, bütün sinirleri gevşetilmiş olan kızarmış ekmeğin üstüne... * Yazı yazmak; kızarmış ekmekten kopardığın lokmanın üstüne bal damlatmaktır... Afiyet olsun... Olsun mu afiyet? Olsuun... Bilirsen eğer hangi çiçeklerde dolaştığını, balı yapan arının! * Eşeği yokuşa sürmek iyidir, iyi... Ter dahil, ne kadar fazlası varsa attırır yokuşlar insana! * Ne güzel... Ne kadar güzel şu anlaşılmaz laflar, öyle değil mi?.. Anlamayanlar bile, kendi köyünün türküsünü dinler gibi mest olur böyle sözlerden: "...benn halaayıın, baaşıyam leee le!.." * Bak, kulağımda bir ses: Sıcak kat yazdıklarına... Çünkü burası ayaazzz! Demek ki üşüyenler var, ürperenler var... Ama ısınanlar da var okudukları yazı ile... Bak, kulağımda bir ses: Yıldız kat yazdıklarına. Çünkü bu gece çoook karanlık!.. Demek ki korkanlar var karanlıktan. Demek ki umut arayanlar var kelimelerden; dokunamasalar bile parmaklarıyla, parmaklarıma... * Baksana; kulağımda hep sesleer, yeni sesler, fısıltılaar, mırıltılar, inlemeler: Güller olsun satırlarında... Güller mis koksun!.. Demek ki koklayanlar var cümleleri. Kokladıklarına göre, demek ki kelimelerin kokusunu duyanlar var! Dinle bak, ne diyor: Fesleğen kat yazdıklarına. Çünkü fesleğenim kurudu! * Geçtiğimiz koca yaz boyunca, sevip okşamamış kimseler var mıdır acaba; saksısını doldurmuş bir top fesleğeni?.. Var mıdır, yavru kediler gibi ince tırnaklarını eline takmaya çalışan bir gül goncasını dudağına bastırmayan?.. Bilmem ki var mıdır? Vardır belki! * Ssst, bak ne diyor: Bal damlat her satırına, bal damlat her cümlene, her kelimene, her harfine bal damlat... Çünkü şifa arayan çoook!.. * Demiştim... Yoksa inanmamış mıydınız? Yazı yazmak; kızarmış ekmeğe bal akıtmaktır... Hem de odun sobası üstündeki telin üstünde kızarmış olan ekmeğin üstüne... Hem de önce tereyağı sürülüp gevşetilmiş olan kızarmış ekmeğin üstüne... ..... Yazılmış yazı; kızarmış ekmekten koparılmış lokmanın üstündeki bal damlası gibidir... Hadi afiyet olsun... Şifa olsun... Olsun mu? Olsun elbet; eğer biliyorsan nerelerde dolaştığını, balı yapan arının!