Batı'da kadın,
kendi rahatlıkları için, köle olarak, eşya olarak görülürdü, şimdi ise
süs eşyası, reklam aracı ve ticari bir emtia olarak görülmektedir...
Geçen
hafta cumartesi günü, "Dünya Kadınlar Günü" kutlandı... 1857 yılından
beri, 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde
ise 1921 yılında; "Emekçi Kadınlar Günü" 1984'ten itibaren de her yıl
çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" adı altında
kutlanmaya devam ediyor...
Günümüzde, ailenin lüzumsuzluğu,
kadın ve erkeklerin evlenmeden de birlikte yaşayabilecekleri ve çocuk
sahibi olabilecekleri hususu hep gündemde tutulmaktayken; dünya hangi
"Kadınlar Günü"nü kutladı acaba!..
Batı'da, eskiden kadın,
kendi rahatlıkları için, köle olarak, eşya olarak görülürdü, şimdi ise
süs eşyası, reklam aracı ve ticari bir emtia olarak görülmektedir.
Esas
maksat, zenginliklerini kullanıp, lüks ve israf içinde günlerini gün
etmektir. Bunlar için kadın; içki âlemlerinde, çılgın müzik eşliğinde,
hoş vakit geçirme aracıdır!..
İşin üzücü tarafı, sözde kadın
haklarını savunan "feminist"lerin; yayınevi, dergi ve gazetelerin,
TV'lerin bu rezil hayata, kadını, oltanın ucundaki yem olarak gören
kimselere alet olmalarıdır!..
Peki, aslında olması gereken
nedir? Yani toplumda kadının asli yeri neresidir? Her şeyden önce sağlam
bir toplum ve huzurlu bir aile için kadın evde olmalıdır. Mesela
çocuklar günün yarısından fazlasında başkasının elinde ise çocuğun
eğitiminde ve sevgisinde eksiklik var demektir... Küçük yaştaki
çocukların dengesiz davranışları, silahla birbirlerini öldürmeleri
üzerine kendisini suçlayan basına, ABD'li bir silah tüccarının şu
sözleri çok manidardır:
"Gerçek suçlu, kadını evden uzaklaştırıp, çocukları onun bunun eline bırakan zihniyettir!.."
İslam
toplumunda ailenin huzuru, sağlamlığı için kadının evde bulunmasına
önem verilmiştir. Nitekim Resulullah efendimiz, Hazret-i Ali ile
Hazret-i Fatıma'nın evliliklerinde; dışarıdaki işleri Hazret-i Ali'ye
içerideki işleri ise Hazret-i Fatıma'ya vermiştir. Hazret-i Fatıma,
yemek pişirir, çamaşır yıkar, ekmek pişirir ve benzeri ev işlerini
bizzat kendisi yapardı...
Şimdi, "Ekonomik özgürlük" adına en
şık elbiselerini giyerek ve süslenerek sokağa çıkanlara ne demeli? Evet,
kadın süslenmelidir, ancak kime? Evinde kocasına karşı. Resulullah
Efendimiz, "İsrailoğullarının kadınları evlerinde süslenmedikleri için onların erkekleri zinaya düşmüştür" buyurmuştur. Maalesef günümüzde kadınların çoğu, buna dikkat etmiyor...
***
Asr-ı saadette bir kadın, Resulullah Efendimizin huzuruna gelerek şöyle sordu:
-Ya
Resulallah! Ben kadınları temsilen geldim. Allahü teala cihadı
erkeklere farz kılmıştır. Savaştan sağ çıkarlarsa gazi, ölürlerse şehid
oluyorlar. Biz kadınlar da onlara yardımcı oluyoruz. Bize bu konuda
mükafat, bir bedel var mı?
Resulullah Efendimiz şöyle cevap verdiler:
-Karşılaştığın
her kadına söyle! Kocaya itaat etmek, hakkını yerine getirmek onun
yaptıklarının hepsine bedeldir. Ancak içinizde bunu yapanlar pek azdır!
Evet, az olan kıymetlidir. Bu zamanda böyle bir hayat yaşayan kadınlara ne mutlu...