Geçen haftaki, "Modern dilenciler" başlıklı yazımız sonrası bize kınama yazısı gönderen F.Bahçe Yönetim Kurulu, bazı gerçekleri tam açıklığa kavuşturmadan, değerlendirmeyi ve algılamayı kendine göre yapıp, adeta bizi "Maksatlı yazı" yazan kişi durumuna düşürdü... Onlar da biliyorlar ki; boşa giden transfer paralarının haddi hesabı yok... Başbakan'a hatır sormaya gitmediler ki daha dün!.. İstekleri vardı... Hem de bitmek tükenmek bilmeyen istekleri... Hepsi parasal hem de... *** TSYD'nin Antalya'da yapılan son seminerinde MHK Başkanı Bülent Yavuz konuşmacı olarak misafirimizdi... Söz dönüp dolaşıp, o zaman "Tekrar kararı" alınan F.Bahçe - Rizespor maçına geldi... Yavuz, onlarca gazetecinin ve kameraların önünde, "Bu maçta kural hatası yoktu" dedi... Yani ona göre, tekrar kararı yanlıştı... Niye, Federasyon'a ve Tahkim Kurulu'na durumu izah etmediği sorulduğunda da, lâf kalabalığı ile işi savuşturuverdi... Ve iki gün önce, Tahkim Kurulu'nun bir üyesiyle yaptığımız görüşmede "MHK Başkanı F.Bahçe - Rizespor maçında kural hatası olmadığını söylüyor, siz tekrar edilmesi yönünde nasıl karar alıyorsunuz" dedik... Sayın üye gülerek "MHK'nın, bizim elimizde bu maçta kural hatası yapıldığına dair yazısı var. Biz kendilerine sormadan böyle bir karar alır mıyız ?" diye cevabı, suratımıza yapıştırıverdi... O anda Bülent Yavuz'un kulaklarını çınlattık... Ne gerek vardı da, basının önünde başka, Tahkim'in önünde başka konuşmuştu... Şimdi gelin, siz bu MHK'ya inanın bakalım... Gelin, saygı duyun bakalım... *** Lucescu boşuna konuşmuyor... "Maçın tekrar oynanması kararında, sempati ve bazı menfaatler göz önüne alınmış olabilir... Ortada hakedilmeden alınmış puanlar var" Lucescu, bu ülkede en zor sinirlenen, en son "Lâfı gediğine koyan" hocadır... Belli ki, ikinci yarıda, ligin akıbetine o da, iyi gözle bakamıyor... Endişeleri var... Hepimizde olduğu gibi... Diğer takımların endişeleri var... Nabza göre şerbet veren MHK ve Federasyon'un tutumları karşısında endişeler büyük... Her ne şekilde olursa olsun, şampiyonluk yolunda, her türlü parasal ve de "Sempati gücünü" kullanan takıma başka, Anadolu'nun takımlarına başka gözle bakan, adeta evlâtlarını birbirinden ayıran zihniyetin, ortalıkta kol gezmesi endişelendiriyor hepimizi... Bazıları kıs kıs gülse de, bazılarının gözünü hırs bürüse de, lodos dalgaları kadar kabarık endişelerimiz, bu lig için... *** Işık Sigorta'nın son "11 Altın Adam" yarışmasında konuşan G.Antepspor Başkanı Celal Doğan'ın "Bir gün gelecek F.Bahçe ligde tek kalacak" sözünün altına imza atacak çook babayiğit var bu Türkiye'de... Doğan da endişeli... Çünkü, vergi borçları affedilmiş, taksitlere bölünmüş ama ödenmemiş, üstelik istekleri bir türlü bitmemiş kulüplerin yanında, 1,5 milyon dolara yaşam bulacak Anadolu kulüplerinin dertlerini görmemek suç... Kimin mi bu suç ? Federasyon'un, Spor Bakanlığı'nın, Başbakan'ın... Ayrıcalık prensibinden vazgeçilmediği sürece, birisine şirin, birisine kin ile bakıldığı müddetçe, Türkiye Ligi, bir gün gelir, tek takıma kalır, Doğan'ın belirttiği gibi... Celal Doğan'ın isyanı boşuna değil... "Biz İstanbul'a gelelim, 10 gol yiyelim, birileri kahkahalarla kafa bulsun isteniyor bu ligde..." derken, nihayet Anadolu'nun "Çelik yürekli" bir başkanının da yelkenleri suya indirdiğini gözlemledik... Ne acı bir durum... Vergisini veren Beşiktaş'ın; F.Bahçe ve G.Saray'ın yanında "Enayi" kulüp görüntüsü bile, birilerini utandırmıyorsa, elden ne gelir?... Biz konuşur, biz dinleriz... *** Beğenmedikleri, işlerine gelmeyen yazı yazanları kınayan, antrenmanlara almama cezası veren, haber alma özgürlüklerini kısıtlayanlara birileri "Dur" demeli... Yasayla mı, ricayla mı, nasıl olacaksa "Dur" demeli... Daha iki gün önce İstanbulspor Başkanı ile resimlerinin çekilmesini istemeyen F.Bahçe Başkanı, fotomuhabirlerine "Çekme, yoksa tesislere giremezsin" diye korku veriyor... Ama o korkuyu Ortega'ya veremiyor... F.Bahçe'yle adeta alay eden bu Arjantinli ile başa çıkamıyor... Varsa yoksa basın... Kabahat bizde tabii... Gücümüzün binde birini bile kullanmamakta öyle ısrarcıyız ki, tepkide öyle geç kalıyoruz ki, işte bizi zayıf gösteren bu anlayışımız yüzünden, tepemize çıkılıyor... Ama bakarsınız, belki bir gün "Diken battığı yerden çıkar" O günleri öyle özlemle bekliyoruz ki...