İnsanlık ve futbolculuk

A -
A +

İnsanları, semt pazarındaki mal fiyatlandırma ile tartıya çıkarmak gibi bir kastımız yok... Zaten, saygı gösterilecekler, kendilerini bizlere kabul ettirme zorunda bile değildir... Çünkü onlar, her zaman saygı gösterilmesi gerekli kişi olduklarını, hâl ve gidişleriyle, bakışlarıyla, oturup kalkışlarıyla zaten kabul ettirir... *** Daha 5 yaşında elektrik çarpması sonucu sağ kolunu kaybeden ama buna rağmen hayata sımsıkı sarılan genç, boş zamanlarında çobanlık yaparak, eğitimini de hiç ihmal etmedi... Bu gün o çoban çocuk, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İngilizce Tıp Bölümüne girmeyi başardı... Çobanlıktan, doktorluğa giden o çileli yolda, tüm olumsuzlukların üzerini çizen İrfan Töreci, yoksulluğun verdiği azim ve hırsın, sonunda kendine destek olarak dönmesinden son derece mutlu ve gururlu... Çünkü Türkiye'de yüreğinde merhamet ve iyilik aşılı binlerce insanın varlığı, İrfan sayesinde bir defa daha yarışa girdi... Burs vermek, ömür boyu masraflarını karşılamak, kafasının içinden "maddiyat" kelimesini silmek isteyenler "Usain Bold" hızıyla, finişe kalktı bugün... *** İrfan Töreci'ye yardım yarışında birisi vardı ki, onu hepimiz başka yönüyle tanıyoruz... Bir zamanlar F.Bahçe'nin de kaptanlığını yapan, şimdi Köln takımının başında sahaya çıkan Ümit Özat... Kirli sakallarıyla, yüreğindeki temiz merhamet duygularının zıt kutuplar gibi büyük olduğu Ümit Özat, İrfan Töreci'nin, gelecekte doktor olabilmesi için, tüm maddi ve manevi desteğinin sınırlarını kaldırdı... Artık Töreci'nin arkasında Ümit Özat var... Sağ ayakla, sol kanat savunuculuğu yapamaz denmesine rağmen, şampiyonluk yolunda F.Bahçe'nin en büyük ismi olan Ümit Özat, kendisine yapılan vefasızlığa rağmen, içindeki kızgınlığı çabuk unuttu... Ayakları Köln takımının başarısı için çalışan Ümit'in, bir türlü aklından çıkmayan Türkiye'nin, Doğu'daki kanayan yarası olan "eğitimsizliğe" İrfan'ı bulunca sarılması, onun duygularının güzelliğini de ortaya çıkardı... *** Transfer dönemlerinde, abartılı rakamların, gerçek kâğıt üzerinde "minileştirilmiş" halleriyle, ülkelerine para transferlerini, dolaylı yollardan yapanlara bir derstir Ümit Özat'ın davranışı... Milyon euroları, hiç de hak etmedikleri halde, kollarını bacaklarını birilerine sallayan, saygısızlığın daniskasını yapanlar, iş "merhamet" konusuna geldiğinde "gaddar" ve "vurdumduymaz" olmuyorlar mı; işte insanı, bu çileden çıkarıyor, bu "pes" dedirtiyor... Maç başına 30 bin dolar gibi, müthiş paralara tekme atanların, diyalizde böbrek bekleyen, kalp kapakçığı için yaşam gücünü tüketen, kemik iliği nakli için maddiyatın içine tükürenlere el kol uzatamaması bir tesadüf mü, yoksa bir vurdumduymazlık anlayışı mıdır, bunu çözmüş değiliz... Ümit Özat gibi, yüreğinde merhamet bulunmayanları, biz niye alkışlıyoruz? Niye, hep onları konuşuyor, manşetlere çıkarıyoruz ki? *** Bugün, terörün gölgesinde, dağlarda daha nice çobanlık yapan İrfanlar var... "Benim oyum, onlarla aynı olamaz" diyen, bugün televizyon ekranlarında, konuşma özürlü endamıyla sunuculuk yapan mankenimiz, götürdüğü dolarlardan bir kısmını, beğenmediği, aşağıladığı o çobanlara eğitim yardımı olarak aktarmayı hiç düşündü mü acaba? Yoo... Herkes Ümit Özat değil bu dünyada... Hani o tipini beğenmediğimiz, futboluna saygı duymadığımız, profesyonelliğine şapka çıkarmadığımız Ümit Özat değil herkes... Taa Almanya'dan, yüreği depreşen, yardım seline kendini kaptıran Ümit'in nasıl bir insan olduğunu anlamak bu kadar geç olmamalıydı aslında... F.Bahçe'de, yaptıkları iyiliklerin çoğunu kimse bilmez... Nasıl ki F.Bahçe onun kıymetini bilememişse, biz de onun, nasıl bir merhametli biri olduğunu, gurbete ekmek parası için gittiğinde anlayabildik ancak... Bu da bizim ayıbımız... *** Daha yeni sezonun ilk haftasında, stat önlerinde kan akıtanları görünce, sporun içine nasıl edileceğinin sinyallerini aldık... Tribündeki küfürleşmeler, şeref tribününe atılan çakmaklar, pet şişeler... Hakemlerin can yakmaları... Haksızlığa düdük çalarak, çanak tutmaları... Hepsi, bu sezonun da, yine vurdulu kırdılı, sazlı-sözlü (!) geçeceğinin sinyalini verdi... Maçlara gelmenin, spor olduğunu galiba yine öğrenemedik... Sinyaller dalga dalga geliyor... Oysa, Ümit Özat gibi futbolcuların, herkese örnek olacak merhametli, duygu yüklü yaklaşımlarını, her sporseverde görmek çok mu zor? Sporun içine kanı, kini, öfkeyi, dayağı, küfrü sokmak mı marifet, yoksa adam olabilmek mi? Paylaşmak mutluluğunu, içimizde bulamıyorsak "yuh olsun" bizlere...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.