Kabadayı!

A -
A +

Kabadayılık... Bu kelimeyi duyduğumuzda, çoğu zaman tüylerimiz ürperir... Hep insanın aklına, ağız burun kıran, topuktan vuran, zorla isteklerde bulunan bir tipleme gelse de "kabadayılık" deyince, gözümüzün önünden bazen, alkışlanacak güzelliklere de imza atan kişilik duruşu geçer... Sözlükteki karşılığında "Fiziksel veya sosyal olarak, güçlü olanın, güçsüz olana yaptığı taciz şeklidir" yazar... Ama bir ünlü kabadayının, ölüm döşeğinde söylediği "En büyük kabadayılık, efendiliktir" sözünü de dikkate alalım... *** Kabadayılıkta, eroin, uyuşturucu, gasp yoktur... Bir hakim edasıyla, adaleti kendi kanunları çerçevesinde vermek vardır... Güçsüzün korunduğu, zalimin frenlendiği bir alemin sivri ismidir kabadayılar... Önceleri, bakışlarından korkar insan kabadayıların... Gözlerine bakamaz... Her an azarlanmak gibi bir korku kaplar vücutlarını... Titremeyle karışık bir saygı, sessizlik ve de ürperti... Karşılaşmak istemedikleri insanın, gözlerinde büyüttükleri dev halinin,aslında bir küçük bedende nasıl toplandığının hayreti kaplar düşüncelerini... Kabadayı ile karşılaşmak istemezler ama gün gelir, hep kabadayının yolunu gözlerler... Alacakları bir dersin kılavuzluğunu yapmasını, özenti ile bakılan yaşantılarının, zorluklarından sıyrılmış "yalın halini" merak ederler hep... İşte bu yüzden kabadayılık, efendiliğin sentezidir, kabadayılık kolay erişilemeyen ve herkesin beceremeyeceği bir meziyettir, misyondur... *** F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, sporun bir kabadayısıdır... 10 yıldır, Türkiye'nin en büyük kulübünün başında kalmak gibi bir beceri dışında, sıra dışı tavırlarıyla bir spor kabadayısıdır o... F.Bahçe ile anılmak adına yakaladığı liderliğin kıymetini hep omuzlarında taşımış, üstüne çevrilen eleştiri ve beğenmezlik oklarının saplanacağı bir göğüs kafesini, sarı-lacivertli renkler uğruna siper etmiş bir kabadayıdır Yıldırım... Onun, basına ve yanlış işlere adım atan herkese karşı takındığı tavrın, tüm yanlışlıklarına ve sevimsizliğine rağmen, yine de bildiğini okuyup, yılların birikimini, yontma taş devrinden, günümüz bilgisayar dönemine taşıması, geniş ufkunun ve düşünme özgürlüğünün güzelliğini, bugün F.Bahçe doyasıya yaşıyor... Hem de, milyonlarca taraftarıyla birlikte... Yaptığı stat kadar övgü alacağı, geleceğe yatırım projelerinin tümü, artık bir kulüp devrimi gibi diğer takım yöneticileri tarafından örnek alınacak bir spor kabadayısıdır Aziz Yıldırım... Belinde silah değil, inanmışlığın ve arkasına aldığı gücün "Himan" desteği vardır... Güç ondadır artık... *** Küfürlerin hedefindeki en büyük isim, şimdi, statlardan ve sporun olduğu her yerden bu mereti silmeyi ve yok etmeyi planlamaktadır... O küfür edenler, kendisine yakın olsa da, sarı-lacivertli renkler için çırpınsa da, Aziz Yıldırım küfre savaş açan kabadayıdır artık... Devletin, yasalarla önlemeye çalıştığı isyankarlığı, o bir adım ötesinde rakibe küfür eden taraftarını polise teslim ederek bastırırken, gözünü bile kırpmamıştır... Taraftar guruplarının rant çemberini kırmak, bazılarının işine gelmese de, o "Böyle taraftarım olmaz olsun" diyerek, bir zamanlar 6 golün üzüntüsüne rağmen elini sıktığı için "Fair Play" ödülüne lâyık görülen Özhan Canaydın'dan daha büyük bir unutulmaz senaryo sergilemiştir... O, Şener Şen'in kusursuz oynadığı; oğlunun sevgilisini elinden almaya çalışan bir adama karşı kabadayılığın gereklerini yerine getiren bir rol kesercesine, artık Türk futbolunda bazı değişikliklere "racon" kesmektedir... *** Sabahın daha gün ışığı görmemiş saatlerinde, güvercinlerine özgürlük veren, onların nağmeler arasında takla atmasını büyük bir haz ile seyreden kişinin, insanlara karşı gaddar ve davranış bozukluğu içinde olması kabul edilebilir mi? Sen; hayvanlara sonsuz merhamet edeceksin, onların dansı ile, sabahın köründe mutluluk duyacaksın, sonra da insanlara kaba davranacaksın... Yoo... Bir insan, bu kadar iki yüzlü olamaz ki! Bu güne kadar o "Rabbena, hep bana" apoletinin yakıştığı tek adam gibi gösterilmiştir... Ama bir bakılmıştır ki, Aziz Yıldırım'ın aylar önce gördüğü sapmalar, günün birinde devrim gibi ihtilal gerektiren mesele haline gelmiştir... Çirkinlikleri, yanlışlıkları ilk gören ve erken çözüm arayan bu başkan, bir spor kabadayısı değil midir? Ama o, kabadayılığın sözlük karşıtı ile değil, kabadayılığın her yanlışta olaya ağırlığını koyan kişi anlamında algılandığı adamdır... On yıl... On çarpı 365 gün... F.Bahçe'nin başında, Türk futbolunun, en azgın dalgalarına rağmen kaptan köşkünde, takımını ekonomik yönden dünya 25.si yapacak kadar yatırımcı, efsane başkan Ali Şen'i bile "pes ettirecek" kadar başarılı bir "kabadayı" size... Karar sizin... İster sevin, ister nefret edin... İster korkun, ister saygı duyun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.