Avrupa'da 'Egemen'lik artık bize geçti...

A -
A +

> PRAG Cumhuriyet döneminde Avrupa ile ilişkilerimizde her alanda fırçalanan, aşağılanan taraf biz idik. Düne kadar, "içinde şeytan var" diye insanları diri diri yakanlar, bize sürekli insanlık dersleri verirlerdi. Avrupa maçlarına 1-0 yenik başlar, 8-0'lara kadar giderdik!.. Uçaklarımızı mı ilaçlamadılar, hakkımızda aşağılayıcı filmler mi çevirmediler... Haritada yerini bile bulamadığımız Lüksemburg diye bir kasaba devletinden, 1 milyon dolar kredi için gördüğümüz muameleyi hâlâ dehşetle hatırlıyorum. Meğer cebi delik olanın başı da eğik olurmuş... Nitekim son yıllarda ekonomimiz güçlendikçe bizim de Avrupalılar karşısında duruşumuz değişti. İnsan hakları, demokrasi ve hayat standartları bakımından Avrupa'nın hâlâ bizden önde olduğu bir gerçektir. Hatta, AB'den ekonomik bir beklentisi kalmayan Türkiye de bu yüzden Avrupa yolculuğuna devam etmek istiyor. Ama artık ilişkiler seviye kazandı, hiçbir platformda aşağılanmıyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Avrupa'nın ağababası"nın evinde "sefil kıta" ifadesini kullanabiliyor artık. EGEMEN BEY 'BAĞIŞ'LAMIYOR Bu ekonomik dik duruşa son yıllarda Avrupalılarla görevleri gereği en çok muhatap olan Egemen Bağış'ın espri ve hazırcevap kabiliyetleri de eklenince durum daha da değişti. Artık deplasmanlarda da saha avantajını biz kullanıyoruz ve rövanşı alıyoruz. Her müzakerede biz kazanıyoruz demiyorum ama en azından artık aşağılanmıyoruz. Bizi doğrulayan bu tür anekdotlar, görüşme salonlarından çıkıp bize kadar ulaşıyor artık. Nitekim bir süre önce KPK'da sırf Türk heyetini rezil etmeye çalışan Hollandalı haşarı parlamenter Barry Madlener'ın, Egemen Beyden aldığı cevabın "ıstılah manası"nı öğrendiği zaman düştüğü durumdan sonra bir daha böyle bir şeye teşebbüs edeceğini sanmıyorum. Yine, Yunanlı parlamenterin, topu Egemen Beye çarptırarak Cumhurbaşkanımıza gol atma niyetiyle, "Sefil Avrupa'ya girmek için niye bu kadar çabalıyorsunuz" sorusuna, "Sizi sefaletten kurtarmak için..." cevabıyla topu kendi kalesinde gördü. Daha dün Prag'daki konferansta, konuşması boyunca Egemen Bağış'a sataşan ve her seferinde cevabını alan Rum parlamenter, Egemen Beyin yanına gidip, "Kendisini 10 dakika dinlerse ikna edebileceğini" söyleyince "Benim argümanlarım çok güçlü. Ben seni ikna ederim, işinden de olursun" cevabını alınca susup geri çekildi. Kendisinden dinlediğim şu ayrıntı ise gerçekten tam bir rövanş niteliğinde... Özellikle, yaşadıkları ekonomik kriz sebebiyle halkına kötü davranan AB ülkesi temsilcilerine, hafif bir gülümsemeyle; "Biz de kriz yaşadık. Ama gecelik faizin % 8.000'lere ulaştığı dönemlerde bile hürriyetleri kısıtlamadık. Kriz var diye insanlara böyle muamele etmek medeni Avrupa'ya yakışmıyor. Arzu ederseniz, insan haklarına saygı çerçevesinde krizle mücadele yöntemleri konusunda yardımcı olabiliriz" diyerek, Avrupalıların 'insan hakları' kılıfına sokulmuş sorgulamaları karşısında terleyen seleflerinin intikamını alıyormuş. Bu da "Avrupa çapında normalleşme" olsa gerek... Avrupa'da 'Egemen'lik artık bize geçti...
CAFE SLAVIA'DA SON ESPRİLER... Prag'da tarihî derinliğe sahip mekânlardan bir olan Cafe Slavia'da, tarih boyunca burada kahve içmiş meşhurların fotoğrafları asılı. Bunlardan biri de Türk Şair Nazım Hikmet... Meşhur olmadığımız için fotoğrafımız asılmayacak da olsa burada biz de kahve içtik ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, Twitter'de fırtına estiren Leonardo Da Vinci esprisiyle başlayıp yenilerinin eklendiği güzel bir kahve sohbeti yaptık. Avrupa'da 'Egemen'lik artık bize geçti...
Prag'daki şehir turu sırasında AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın rastladığı Giresun Endüstri Meslek Lisesi mezunu gençler bir AB projesi için burada bulunduklarını anlattılar ve AK Parti hükümetinin kendilerini "katsayı zulmünden kurtardıkları için" teşekkür ettiler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.