Bizim taşımızla...

A -
A +

Merhaba, 'Kriz' ve 'kredi' sözcüklerinin bol bol kullanıldığı 'karamsar' bir haftayı daha geride bıraktık... Büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye'nin hemen hemen tamamı, tarihinin en büyük krizinde boğulmamak için aylardır çaba sarfediyor. Tam 'karaya yaklaştığımız' sırada yeni bir dalga gelip bizi tekrar açıklara alıp götürüyor. Yeni 'kriz dalgaları'nın en büyük sebebi içeride ve dışarıda yaşanan güvensizliktir. Bu güvensizliği besleyen en önemli iki kaynak ise Hükümet'in; tereddüt doğurucu bazı uygulamaları ile medyanın 'yangına körükle giden' tutumudur. Boşa giden gayretler Hükümet-IMF ilişkilerinde yaşanan gereksiz gerginliğin; krizin biraz daha derinleşmesine sebep olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. "Gereksiz" diyoruz, çünkü Türkiye, bu restleşmeden hiçbir şey kazanmamış, aksine ödediği fatura daha da ağırlaşmıştır. Yıllardan beri reçete aldığımız İMF, Türkiye'nin tanımadığı bir kurum değil. Şayet krize çare olamıyorlarsa İMF ile niçin tekrar anlaşma yapıldı?.. Madem anlaşıldı, şartlarına niçin uyulmuyor? İMF'in, Telekom konusundaki tutumu çok iyi biliniyordu. Ama ısrarla sürdürülen tartışmalar ve denenen zoraki çözümler bize milyarlarca dolar kaybettirdi. Sonuçta yine IMF'nin dediği olacaktı da bütün bu faturaları niye ödediğimizi herkes merak ediyor. Gerçekten memleketin âli menfaatlerini ilgilendiren bir sebep varsa, o zaman da böyle önemli bir konuyu baştan tartışmaya niçin açtığınızı sorarlar... Bu tek örnek değil... Kamu bankalarından diğer KİT'lere kadar birçok konuda benzer tutarsızlıklar yaşanıyor. "Dış borçlanmada 'İMF vizesi'nin avantajını kullanalım ama siyasi geleceğimizi etkileyecek diğer yükümlülüklerde fazla üstümüze gelmeyin" türü bir tutuma, İMF'nin müsamaha göstermesi beklenemez. Dalımızı kesiyoruz Telekom'daki tartışmalar başta olmak üzere, Türkiye'yi sigaya çeken bütün ülke ve uluslararası kurumların bilgi kaynağı genellikle kendi basınımızdır. Medyamızın, 'tahmin'i, 'haber' yapma, haberi de 'abartma' alışkanlığı, ülkemizi uluslararası platformlarda çok zor durumlara düşürüyor. Birçok yetkilimiz; 'Haçlı zihniyet'in yıllardır yapamadığını 'sorumsuz yayınlar'ın 'başardığını' defalarca ifade etmiştir. Daha geçen hafta Washington'da 'hesaba çekilen' Ekonomi Bakanımız Kemal Derviş'in, "Telekom Yönetim Kurulu'nun 4+2+1 olarak yazılması bizi çok zor durumda bıraktı" sözleri hâlâ kulaklarımızdadır. Yani, 'bizim taşla bizim kuşu vuruyorlar...' Başka hiç bir ülkenin basını bu kadar 'jurnalist' değildir. "Ama o ülkelerde böyle şeyler olmuyor ki..." şeklindeki bir cevap gerçeği ifadeden çok uzaktır. Sık sık başımızı ağrıtan 'insan hakları' konusunda akıl almaz ihlaller yapılan batılı ülkeler var ama gazeteleri, bizimkiler kadar 'cömert' davranmıyor. "İşimize gelmeyen şeyleri biz de gizleyelim" gibi bir teklifimiz yok. Ama Türkiye'nin, doğduğu günden beri uyguladığımız, "sadece olanı ve olduğu gibi" yayınlama prensibimiz diğer gazetelerimiz tarafından da paylaşılırsa, Türkiye haksız yere birçok faturayı ödemez. 'Haberler'imiz 'Çelik'lendi... Gazeteler, birbirlerine zincirleme bağlı çalışan birçok birimlerden oluşur. Tıpkı insanın uzuvları gibi, bu birimlerin her birinin ayrı bir önemi vardır. Ama gazetelerin 'ruhu' haber merkezleridir. Bu birimin gücü, gazetenin kalitesini direkt etkiler. Biz de daha kaliteli bir gazete için Haber Merkezimiz'i daha da güçlendirdik. 'Alt yapı'dan gelen ve hemen her birimde görev yapan arkadaşımız Kâzım Çeliker Haberler Müdürü oldu. İçimizden biri olduğundan, 'uyum' problemi yaşamayan arkadaşımız, daha ilk günden itibaren, haber ekibiyle paylaşmaya başladığı bilgi ve tecrübesiyle kaliteye katkı sağlıyor. Aynı zamanda; şartlar ne olursa olsun, aile fertleri arasında bile zor görülen mükemmel bir dayanışma örneği sergileyen ekibimizde, hak edenin hak ettiği yere geldiğinin görülmesi açısından da önemli bir görevlendirme oldu. Arkadaşımıza "Hayırlı olsun" diyor, başarılarının devamını diliyoruz. Bizden haberler * TürkiyemCard kampanyasının bütün hızıyla devam etmesinde en büyük pay sahibi olan birimlerimizden Reklam Servisi'nden bir üzüntülü bir de sevindirici haber var... * Beşiktaş Bölge Reklam'dan Ali Ballı arkadaşımız maalesef babasını kaybetti. Salih amcaya rahmetler diler, arkadaşımızın ve ailesinin acılarını paylaşırız. * Mehmet Zeki ismi verilen bir oğlu dünyaya gelen Kayseri Bölge Reklam Müdürümüz Nuri Sarıdanişment'i ve eşini kutlar, 'ailenin yeni üyesi'ne uzun ömürler dileriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.