Gerçekleri hatırlattık

A -
A +

Merhaba, Son birbuçuk aydır Türkiye'nin, hatta bütün dünyanın gündemini ABD tayin eder oldu. Bu gelişmeleri görmezlikten gelmek mümkün değil ama bizim de boyumuzu aşkın meselelerimiz var, yöneticiler ve basın bunları da unutmamalı... Eskiyi arıyoruz Hakikaten, Türkiye'nin zaten aylardır yaşadığı ekonomik kriz; "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" değerlendirmelerini doğrularcasına, 11 Eylül'den sonra birkaç defa katlandı. İnsanlar, daha bir yıl önceki hayat standardından "Bir zamanlar..." diye bahsediyor ve o zamanlar belki de fazla memnun olmadığı geçim seviyesini şimdi mumla arıyor. Türkiye'yi yönetenler; her gün biraz daha lüksleşmeye alışmış insanları, eski günlerini arar hale getirmeyi başardılar(!). İşte İrfan Özfatura ve Osman Sağırlı arkadaşlarımız günlerce dolaştıkları İstanbul sokaklarında tetkikler ve tespitler yaptılar. Sonuç mu?.. İşte size sonuç: Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde, en mütevazı ihtiyaçlardan bahsederken bile, "Bir zamanlar..." diye söze başlayan, belediye otobüsüne binmeyi 'lüks' sayan, 'dar gelirli' olduğu günleri mumla arayan bir Türkiye... Yine, sadece bir örnek olsun diye öğretmenlerimizin durumunu masaya yatırdık. Hemen her sektörde olduğu gibi, 'geleceğimizin teminatı' dediğimiz çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu cefakâr insanların geliri de kriz öncesine göre yarıya düşmüş. "Vah öğretmenim vah!" Ankara Haber Merkezimiz'e ve Sinan Çetin arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Beyanat ve hayat Gerçi, birçok nüshamızda olduğu gibi geçen hafta da, "Sanayiciye destek, Çiftçiye müjde, Özel sektör canlanacak, Derviş'ten kredi müjdesi" gibi başlıklar kullandık. Bunların her birisi, bir yetkilinin beyanatına dayanan ve okuyucuyu bilgilendirme sorumluluğumuz gereği yayınladığımız haberlerdi. Bir başbakan veya bakanın açıklaması elbette 'güvenilir' bir bilgidir ve sizlere ulaştırmaya 'değer' diye düşünüyor ve sayfalarımızda yer veriyoruz. Ama bütün bu açıklamalar alınan tedbirler bir tarafa, eskiden 'ortadirek' adı verilen ve bu günün 'varlıklılar'ının hayat standardında yaşayan çoğunluğun şimdi ne hallere 'düştüğü' de en objektif tespitlerle sizlere aktardığımız gibidir. O zamanlar ortadireğin altındaki insanların şimdiki halini merak ederseniz, direk çöktü, dünya başlarına yıkıldı artık sesleri duyulmuyor. Nerede verilen sözler? Afgan halkı, 'davetsiz misafir' Usame Bin Ladin'in veya kendi arzusuyla 'seçmediği' Taliban yönetiminin faturasını ödememelidir. Bunu biz de bütün dünya da başından beri dile getirmektedir. Aslında, ABD yönetimi de, sivil halkın zarar görmeyeceğini en yetkili ağızlardan açıklamıştı. Ne mümkün... Hemen her fırsatta, başta çocuklar olmak üzere bütün Afgan halkının yaşadığı dramı sayfalarımıza yansıttık. En önemlisi de gün geçmiyor ki, bir hastane, huzurevi veya bir cami bombalanmasın. Bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanan 'yani itiraf edilen' sivil kayıp sayısı bile bini aştı. Bu insanların suçu neydi? İnsan hayatının kutsallığı nedere kaldı. En önemlisi de; verilen sözlere ne oldu: "Hani siviller ölmeyecekti"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.