Medya 'o acı'yı bilmiyor mu?..

A -
A +

Merhaba, Pakistan'daki felaketzedelerin yanlarında gördüğü ilk yardım ekibi Türkler oldu. Hemen ardından Kızılay'ın öncülüğünde başlayan yardım ve katkılar, daha sonra Bakanlar Kurulu'nda alınan, "Gereken her şey yapılsın" kararı ve başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere birçok kurumun başlattığı kampanyalarla, bütün Türkiye'yi ihtiva eden bir seferberliğe dönüştü. Çünkü bizler, birkaç defa yaşadığımız bu acının ne demek olduğunu çok iyi biliyorduk. Buna Türklerin yardımseverliği de eklenirse, kış mevsiminin "Geliyorum" dediği şu mübarek ramazan ayında, her vatandaşımızın, Pakistan'daki kardeşlerimiz için elinden gelen ne varsa yapmaya çalışacağını tahmin etmek zor olmaz. Ne var ki medyamız, bırakın bu seferberlikte yer almayı, tamamen görmezden geldiği bu deprem ile ilgili habercilik görevini bile yerine getiremedi. Zira, 50 bin kişinin ölümüne, binlercesinin yaralanmasına ve yüzbinlerce ocağın sönmesine sebep olan bu olay zaten 'haber'in ta kendisidir. Ama ilk günkü haberi bile bazı gazeteler "Sarışın Sibel"den daha küçük verirken, bazıları da el kadar yere, "Deprem üç ülkeyi yıktı" başlığıyla vererek, "Bu ne perhiz..." dedirtti. Bu ilgisizlik, sabahın köründe meydana gelen bir olayı hep birlikte atlayarak işlenen fahiş bir mesleki hata olamayacağına göre geriye iki ihtimal kalıyor: Hükümete 'uyum' notu veren medyamız henüz kendisi 'demokrasi ve insan haklarına uyum'dan nasibini almamıştır, veya bunların sadece 'batı' için geçerli olduğunu düşünerek, 'doğu'dakilere 'uymaktan' özellikle kaçınıyorlardır. İkisi de değilse geriye tek ihtimal kalıyor: O zaman, 'medyamızın düçar olduğu amansız hastalığa, 'son ümit' olan AB standartları da çare olamadı' demektir ki Allah muhafaza... Önemli açıklama... Dış Haberler Müdürümüz Hayrettin Turan'ın ele geçirdiği, "Talat'a ABD'den davet" haberi, gündem toplantımızda uzun süre tartışıldı. Böyle bir gelişme KKTC için çok önemli sonuçlar doğuracağından, haberin 'manşetlik' olduğunda hepimiz mutabık idik. Ancak, doğruluğu 'deklare edilmeyen' nice özel haberi, güven kaybetme endişesiyle 'çöpe atmak' geleneksel politikamız olduğundan, Ankara'dan Lefkoşa'ya kadar uzanan telefon trafiğine rağmen; kılı kırk yaran Genel Yayın Müdürümüzü, manşet konusunda ikna etmemiz kolay olmadı. Sonunda, bize güvendiği için manşet yapmamızı kabul etti. Bu durum, bizim sorumluluğumuzu daha da artırdı. Gerçi, haberimize güveniyorduk ama Beyaz Saray'dan bizzat onay almış da değildik. Türkiye gazetesi kaynak gösterilerek birçok TV kanalında tekrarlanan haber gündeme oturdu ama biz de günü, "Ya yalanlanırsa..." endişesiyle geçirdik. Neyse ki, Washington, "Talat'ı bekliyoruz" açıklamasını yaptı da haber de kurtuldu biz de... Bizden haberler * Giresun Pazarlama Bölge Müdürlüğümüz'den Alipaşa Hasanoğlu'nun annesi, Erzurum Bölge Müdürümüz Yakup Hasanoğlu'nun kayın validesi Lütfiye hanım vefat etti. Araklı'da defnedilen merhumeye Allah'tan rahmet diler, arkadaşlarımıza ve diğer yakınlarına taziyelerimizi sunarız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.