Tam isabet, aynen devam...

A -
A +
Yeni yazarları muhafazakar değil, liberal kesim bize yakıştıramadı. Devrimciler de değişebilseydi...

Yeni yayın dönemimizde ilk haftayı geride bıraktık.
İlk sonuçlar mükemmel. Mazhar olduğumuz teveccühe, teşekkürden aciziz. Daha çok eksiğimiz olduğunu biliyoruz ve gidermek için bütün ekip gece-gündüz çalışıyoruz. Zaten yayıncılıkta, "eksiğimiz bitti" dediğiniz gün, bittiğiniz gündür.
Bu noktada bizim için önemli olan çıktığımız yolda rotamız ve yol arkadaşlarımızla ilgili değerlendirmelerdir.

MEĞER TOPLUMUN MR'INI ÇEKMİŞİZ...
Bir haftadır gelen tepkilere baktığımız zaman farkında olmadan Türk toplumunun MR'ını çektiğimizi ve bunun sonucunda da toplumdaki uyumsuz hücrelerin oluşturduğu müzmin hastalığı bir kere daha teşhis ettiğimizi gördük.
Zira...
Bizim projemizin omurgası, hayat tarzından düşünce yapısına değişen Türk toplumunun gerisinde kalmama mantığına dayanıyordu. Nitekim, reklam filmimiz de halkın çok değiştiği mesajını veriyor. Hakeza, içerik takviyemizde ve yeni yazar tespitimizde de hep aynı kriteri dikkate aldık.
Reklam filmimizin çok beğenilmesi, yeni içeriğimizin ve yazarlarımızın, yıllardır bu gazetede yazıyormuş gibi kucaklanması, hatta bu çıkışımızın; iki raket arasında gidip gelen pinpon topu durumundaki medyamız için de bir ümit kaynağı olabileceği değerlendirmeleri rotamızın doğru olduğunu gösteriyor.

NEREDE O BARIŞ BEZİRGÂNLARI
Ama ilk haftanın sonunda, yola çıkarken yaptığımız ön kabullerden bir kısmında isabet kaydedemediğimizi de anladık.
Her fırsatta vurguladığımız "bütün kesimlerin kucaklaşması"ndan, daha ziyade "uzak" kaldığımız kesimlerle kucaklaşmayı kastetmiştik. Zaten takdir edersiniz ki, insan kendi kendisiyle değil, "başka"sıyla kucaklaşır. Yani bizim, muhafazakâr kesim ile kucaklaşmak gibi bir problemimiz olamaz, zira başından beri bu kesimin içindeyiz zaten... Nitekim, "bize benzemeyen" yazarları yazı ailemize dahil ederken de Türkiye gazetesinde başlayan bu kucaklaşmanın, Türkiye için bir ilham kaynağı olmasını dilemiştik.

"AYDIN"LAR AYDINLANABİLSE...
Sanırım gerçekleşmesi zor bir dilekte bulunmuşuz. Toplumdaki bir kesimin böyle bir derdi yokmuş. Hatta o kesim, gazetemizdeki kucaklaşmaya bile itiraz etti. Muhafazakârlardan beklediğimiz itiraz, alkış beklediğimiz kesimden geldi. Galiba, anlamları yer değiştirmiş bu isimleri yeniden düzenlemek gerekiyor. Türk Dil Kurumu; yerli yerine oturmuş deyimlere zorlama karşılıklar bulmak için uğraşmaktansa, Türkiye'de kimler muhafazakâr, kimler statükocu yeniden tespit etse gerçek fonksiyonunu yerine getirmiş olur bence...
Anlayacağınız gazete Türkiye'de kollarımız açık kalmadı ama korkarım Türkiye'de kucaklaşmak isteyenlerin kolları açık kalacak.
Derseniz ki, "Günaydın... Bunu, yeni yazarlarınız daha ilk yazılarında yazmıştı zaten..." Haklısınız ama biz o kesimi, onlar kadar iyi tanıyamayız elbette. Ayrıca, ön yargıları yargılarken yola ön yargılarla başlayamazdık.
Velhasıl daha ilk haftada, Türkiye'nin kangren olmuş yarasına parmak bastığımız ortaya çıktı.
Demek ki doğru yoldayız, aynen devam...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.