Yok mu bunun orta yolu!..

Merhaba,'Basın borsası'nda insanların değeri 'bilançoları'na göre ölçülmez. Yani Ziya Paşa'nın, "Âinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz" sözü bu âleme pek uymaz. Medya istediğini 'vezir' istediğini de 'rezil' eder. *** Geçen hafta bir 'Kemal Derviş Fırtınası' estirildi Türkiye'de... Günler öncesinden bu isme kilitlenen gazeteler âdeta, "Derviş gelir dertler biter" sloganıyla yayınlandı. Sayın Kemal Derviş çok iyi yetişmiş tecrübeli, hatta yazılanların da fevkinde bir ekonomist olabilir. Ama konu; 'yara'mıza merhem olup-olamayacağı ise problemin büyüklüğüne, çözüm yollarındaki aşılmaz engellere bakmadan Kemal Derviş'i bir 'sihirbaz' gibi göstermek, öncelikle kendisi için en büyük kötülüktür. Zira ulaşılmaz beklentiler, kısa bir 'balayı' süresinden sonra, hayal kırıklığına dönüşecek ve bu sefer, 'basın değirmeni'nde çarklar, Derviş'i de öğütmek için dönmeye başlayacaktır. Hayırlı olsun ama... Basın; yüzbinlerce kişiyi etkilemenin sorumluluğuyla hareket ederek ihtiyatı elden bırakmamalıdır. Marifetlerini ve önündeki mayınları net olarak ortaya koyarak, olumsuzlukların çözümüne katkı sağlayan bir basın hem ülke hem de Derviş için daha faydalı olurdu. Şunu da belirtelim ki, maksadımız Kemal Derviş'e muhalefet etmek değildir, ekonominin başına getirilmesini gayet olumlu buluyor ve hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Ancak, bu millete patinaj yaptıran, her seferinde 'tam düzlüğe çıkacağımız sırada' bir tekme ile tekrar derenin dibine yuvarlayan esas suçlu 'sistem' ise, Derviş buna ne yapsın?.. *** Sözkonusu görevleri daha önce yürüten kişiler çok mu beceriksizdi? Ekonomi yönetimi hassas bir iş olabilir ama Türkiye'de çekilen sıkıntıların sebepleri hemen herkesin malumu... Ama perhize-ilaca yanaşmayan hastaya, Amerika'dan da doktor getirseniz şifa veremez? Bunlar değişecek mi?  Devlet, gelirinden daha az harcamayı,  Siyasiler; bir daha 'Ankara'yı rüyada görmeyi' göze alarak, hatır-gönül, parti, seçmen endişelerini bir kenara bırakıp ülke ve ekonomi için doğru olanı yapmayı,  Müsteşarından kapıcısına kadar bütün devlet görevlileri, üç-beş kuruşluk menfaat için devleti milyarlarca lira zarar ettirmemeyi, buna karşılık devlet de hizmetindeki insanları 'muhanete' muhtaç etmemeyi,  Vatandaşlar, hakkını sonuna kadar aramayı ama hakkı olmayana ulaşmak için de torpile-rüşvete tenezzül etmemeyi,  Devlet; sözde değil özde adil bir vergi düzeni sağlamayı, vatandaşlar da, "Devletten alacağını ilk önce al ama borcunu en son öde" güvensizliğini bir kenara bırakıp önce vergi borcunu ödemeyi becerebilecek mi?.. Bu ve benzeri sistematik aksaklıklar bertaraf edilebilseydi zaten kriz olmazdı. Aksi takdirde korkarız Derviş'in de ülkenin de akıbeti, öncekilerden farklı olmaz... Kargaşa'ya dikkat çektik Krizi gören bankalar, faturayı hemen müşterilerine çıkararak, can yakan uygulamalara girişti. Kimi, aylar önce alınan kredilerin geri ödeme şartlarını akıl almaz ölçülerde değiştirirken, kimi de vadeli alacağını peşine çevirdi. Ayrıca birbirinden tamamen farklı uygulamalar, bu sahada bir başıboşluk olduğunu gösteriyor. Bütün vatandaşların ortak sıkıntısı olan bu "Kredi kargaşası"nı manşete taşıyarak ilgililerin dikkatini çektik. Gazetede bayram Gazetecilik, bizatihi fedakârlık isteyen bir meslektir. Ayrıca zaman zaman yeni fedakârlıklar da gerekebiliyor. İşte bir örnek... Bazı kamu görevlileri gibi gazeteciler de bayramı iş yerlerinde kutluyor. Bugün, yakınlarıyla birlikte olmak varken, sorumlulukları gereği bizi yalnız bırakmayan bütün mesai arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve en içten duygularla bayramlarını tebrik ediyoruz. Bayramı bile yalnız geçirme 'anlayışı'nı göstererek, arkadaşlarımızın görevlerini yerine getirmelerine imkân sağlayan eşlerine ve diğer aile bireylerine de şükranlarımızı sunuyor, bayramlarını kutluyoruz. Ayrıca okuyucularımızın ve bütün İslam âleminin de Kurban Bayramı'nı tebrik ediyor, huzur ve saadet içinde nice bayramlar idrak etmelerini diliyoruz. *** Mutlu haftalar...