Başbakan'ın meclise gönderdiği izin tezkeresi TBMM'nin kapalı oturumunda bu sefer beklendiği gibi çıktı... AKP Hükümeti Irak'a asker gönderme konusunda "Gereği, zamanı ve kapsamı" kendisinin tayin edeceği bir yetkiyi bir yıllık süre ile elde etmiş oldu! Bu büyük ve çok, cesaretli bir sorumluluktur. Bunun bir sene ile sınırlı olacağına inanmak, kanmak zordur örnekleri çoktur!.. Esası kabul edilince gerekirse yenilenmesi daha kolaydır. Kamuoyunda hâlâ tartışılan bir konuda Irak'a asker yollama kararı kanımca benzeri konularda Erdoğan hükümetine verilen yetkilerden daha kapsamlı, ve önemlidir. Çok dikkatli, basiretli kullanılması zorunluluğu vardır!.. Biliniz ki ABD'nin şu Irak macerası giderek mutlaka bir Orta Doğu Dramına dönüşecektir. Her oyun gibi bunun da oyuncuları, figüranları ve seyircileri olacaktır. Türkiye'nin konumu siyasi, içtimai, tarihi ve ekonomik nedenler ile bu oyunun tamamen dışında kalmasına asla imkan vermiyor. Hükümet etmek tarifi itibariyle geleceği ön görebilmektir!" Umarız ki AKP Hükümeti bunu gereği gibi değerlendirecek, ve bizler de Milletimiz ve Devletemiz için hayırlı olmasını dilediğimiz Irak'a asker gönderme konusunda birlik ve beraberlik içinde kahraman askerlerimizi hayır dualarımızla uğurlayacağız.. *** Bu başlangıç bölümünden sonra konuya serinkanlı ve sakin bakarak yazalım: Her zaman söyledik ve yazdık Orta Doğu tekin değildir dedik.! Oldum olası dünyanın en karışık, çalkantılı bölgesidir. Doğudan Batıdan, Kuzeyden Güneyden büyük Göç ve Akın yollarının kavşağındadır. Üç Semavi Dinin doğduğu ve dünyaya yayıldığı, kadim medeniyetlerin kalıntıları üzerinde, derin kökenli, inançları farklı, insanların bir arada yaşadığı bir bölgedir dedikl. Doğrudur. Buralara hemen herkes hakim olabilmek için bir el atmış Osmanlı Türk'ünden başkası tutunamamıştır!. Birinci Dünya Savaşı, ikincisinin tohumlarını ekerek bir belirsizlik, içinde sona erdi. Osmanlı İmparatorluğu parçalandı. Buraları Osmanlı'dan arta kalan bir baklava tepsisi gibi yaran arasında yağmalandı paylaşıldı... Petrol Faktörü Bölgenin 'Albeni'sini arttırdı... İlk başlarda Amerika buraları pek önemsemez, yahut belki kendi payına düşecek parçayı beğenmez gibiydi pek fazla bilmediği, tanımadığı bu yörelerde daha fazla oyalanmadan Atlantik ötesindeki evine döndü. İkinci Dünya Savaşı sonrasında durum değişti. Bölgeye ilgisi önce Filistin topraklarında bir İsrail Devleti kurmak sonra önemi olağanüstü artan da Petrol kaynaklarını el altında tutmak için bu sefer Bölgeye el attı. Buralarının birinci savaştan kalan eski meraklısı İnglitere'yi de yanına kattı ve yok uluslararası terörle mücadele, Usame, Taliban, diyerek İngiltere kılavuzluğunda bir "Siyasi Safari" macerasını Irak da başlattı ilk amacı her gün alabildiğine güçlenen bir İsrail Devletinin yanında çerden çöpten bir Filistin Devletini kurup bölgeyi uzaktan kumanda ile yönetebilmek idi. Bu politikayı zaten ABD Başkanı CLİNTON, Camp David süreci ile başlatmıştı. ABD Başkanı Arafat ile İsrail Başbakanı Ehud Barak'ı buluşturmuş, birini sağına öbürünü soluna alarak hafta sonu tatillerinin rahatlığında havayı yumuşatmak istemişti Clinton, ikinci dönem başkanlığını çarpıcı bir başarıyı boynuna bir kolye gibi takarak görevini gönül rahatlığı ile yardımcısı, AL Gorre'a devretmek istiyordu. Olmadı olamadı!. "Clinton renkli taşlardan yapılmış "Orta Doğu kolye"sini boynuna takamadı!. Yardımcısı Demokrat Parti adayı da seçimleri kıl payı kaybetti. Cumhuriyetçi Parti adayı Bush Beyaz Saraya geçti oturdu.l Orta Doğu'da da Barak gitti Şaron geldi!. Orta Doğu barışı ortada kaldı! Ortalık yine karıştı!.. *** ABD şimdi sağdan soldan, Sırptan, Bulgardan, Polonyalıdan... ama illa da bizden asker desteği ile işin içinden çıkmaya çalışır oldu. AKP Hükümeti çok sıkıntıya düştü. Zira Türkiye Başkadır. Biz, önce Irak'la komşu ve sonra da Elhamdülillah Müslümanız.! Başkalarına kalkan olacak "Paralı Asker"imiz yoktur!. Sonra oraları bizim evimiz ocağımız sayılır! Gidecek olursak oradaki anımız, şanımız ve tarihi bağlarımız çıkarlarımız, için gideriz! Dahasını da söyleyelim bu bizim için çok zor bir görev olacaktır. Biz ABD'nin dostu ve bir anlamda Müttefikiyiz! AB'nin ise hem dostu hem müttefiki hem de yakın gelecekteki üyesiyiz! Bir ayağımızda Amerikan, öbür ayağımızda AB markalı tekerlekli ruletlerle arızalı bir güzergah üzerinde düşmeden koşmaya çalışır gibiyiz! Bakmayınız siz ABD'nin bizi AB konusunda desteklediği hikayelerine! İkisi de birbirinin düşmanı değilse bile amansız rakibidirler!. Ne korkuyoruz bunları ikisine birden yüksek sesle söylemeye? Biz buralarda Osmanlı'nın talihini, ismini ve terekesini paylaşan bir Milletiz. Atatürk'ün kurduğu laik ve modern bir Cumhuriyetin vatandaşlarıyız!. Biz işte bu kimliğimiz ile Bölgede varız Bu böyle biline!