Yıllarla birlikte insanlar genellikle huzur bozucu bir keşifte bulunurlar... Ne kadar yaşlanırlarsa zaman da o kadar hızlı akıyor gibidir... Örneğin kendi çocukluğumuzda olağanüstü uzun görünen, belirli bir bayram günü ile doğum günümüz arasındaki süre, bugün göz açıp kapayıncaya kadar geçmektedir... Bunun tek nedeni bayramların artık eskisi kadar önem taşımamaları da değildir... Bütün yaşantılar birbirlerine yakınlaşırlar, sanki hedefine doğru gittikçe hızlanan bir yarış arabasının içinde gidiyor gibiyizdir. Peki, insanlar neden yakın geçmişten ziyade gençliklerinden bir şeyler hatırlarlar?... En eski hatıraların daha çok silinmiş, yenilerin ise daha taze ve daha zengin olması gerekmez miydi?... Çünkü genç yaşlarda beyin daha fazla izlenim kaydeder... Beynin nasıl yaşlandığı büyük ölçüde bizim onu ne kadar çok çalıştırdığımıza bağlıdır... İdman yapmak nöronların işlev görme yeteneğini ve böylelikle zekâyı da ileri yaşlara kadar iyileştiriyor; son yıllarda yapılan büyük araştırmalar bunu göstermiştir... Örneğin düzenli olarak kurslara katılan yaşlılar bellek testlerinde, kendilerinden daha az aktif akranlarına göre daha iyi sonuçlar elde etmektedirler; çapraz bulmaca çözmenin bile ölçülebilir bir etkisi olmaktadır... Çok meşgul insanlarda zihinsel etkinlik, Alzheimer hastalığını bile durdurmaktadır. Hareketlilik, zihindeki gerilemeyi bir ölçüye kadar telafi bile edebilir. Yine de en iyisi gerilemenin başlamasına hiç izin vermemektir. Çünkü zorlanmayan bir beyin daha 40 yaşında gerilemeye başlar, bunun sonuçları daha sonra görülür. Buna karşılık zihnini hayatı boyunca kullananların, sağlam bir bellekle yaşlanma şansları vardır. Bu kişiler yaşlılıkta zamanın hızlanmasından da, başkalarına göre daha az şikâyetçi olacaklardır. Yaşlılık yılları, zihinsel açıdan aktif olanlar için daha yavaş akar. (...Dr. Stefan Klein) söz der ki; "-Özlemek, özleyecek bir şey kalmadığında öğrenilir..." (...Durumu idare ederken söylediği müthiş S.Ö.Z'leri) AYAKÜSTÜ... Züğürt Ağa filmindeki her repliği hatırlamamıza sebep olan bir seçim geçirdik... "Gari istiyem"den tutun da, "Bu ağa önüne geleni deviri, hepsini geberti"ye kadar... Hatta bir yerde ağanın partisine köyden 1 oy çıkınca şöyle bir diyalog geçmiştir; "-Benim oyumdur ağam..." -Valla benim oyumdur ağam... "-Ula hadi ikinizden biriniz bu oyu verdiniz de benim oyum nereye gitti?..." Bu seçimlerde CHP'nin başarılı olduğunu düşünmek de buna benziyor... Züğürt tesellisidir... Finalinde çiğ köfte yenir, film biter... CEMAL'İN YERİ... İhtiyar Cemal, arkadaşıyla sohbet ediyormuş; -Doksan yaşındayım ve bir tane bile düşmanım yok... "Ne kadar güzel" diye teyit etmiş arkadaşı... Cemal devam etmiş; "-Bütün düşmanlarımdan daha uzun yaşadım..." TEMEL'iN YERi Temel, karısı Fadime'yle ayakkabı dükkânına girip bir çift ayakkabı denemiş... "Nasıl oldu" diye sormuş Fadime, "Biraz sıktı" demiş Temel...Fadime eğilip ayakkabıya ve Temel'in ayağına bakıp; "Bir de dilini iyice dışarı çekip dene" demiş... Temel, Fadime'ye şöyle bir bakmış ve denileni yapmış; "-Iras titti..." KEMAL'İN YERİ (...Ekşisözlük'ten Kemal Bey'e tavsiyeler) -Biz nerede hata yapıyoruz demek iyi bir başlangıç olabilir... ... -Hep denedin, hep yenildin, olsun... Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil... ... -Bir dahaki seçimde Susurlukçuları da aday göster; Muğla, İzmir ve Tekirdağ'ı da kaybet... ... -70'lerden kalma aş-ekmek türünden ucuz siyasetlere bulaşma... ... -Bir günde en yakın arkadaşlarını satan, seni ilk omuzlayan yardakçılara kulak asma, en yakın zamanda tasfiye et... ... -Darbelere, muhtıralara askerin her türlü siyasi müdahalesine "ama"sız karşı çık... ... -Partini gerçekten olması gereken sosyal demokrat çizgiye taşı... ... -Sekreterinle ve genel sekreterinle mesafeli ol... Yes ve no tuşlarına özen göster... ... -Sana kırmızı çok yakışıyor... BİR FİLM DİYALOĞU (...The Clearing filminden) "-Eğer sen beni seviyorsan; ihtiyacım olan her şeye sahibim..."