"Biz ona, o berâtı verdik"

A -
A +

Vaktiyle Bağdat'ta, hacca giden kâfileye bir fakir de katılır. Zenginlerden biri, bu fakiri hafife alır ama o, Allahü teâlâya tevekkül ederek yoluna devam eder...

Allahü teâlâya ihlâsla, samimiyetle ibâdet edenler, haramlardan sakınanlar, daha dünyada iken, Cehhennemden âzâd olma berâtını almaktadırlar. Abdullah-ı Rûmî hazretleri, Ebülleys-i Semerkandî hazretlerinden şöyle bir hâdise nakleder:

"Vaktiyle Bağdat'ta, hacca giden kâfileye bir fakir de katılır. Zenginlerden biri, bu fakiri, parası, bineği yok diyerek hafife alır ama o, Allahü teâlâya tevekkül ederek yoluna devam eder. Hac dönüşü, o zengin, fakir kimseye;

-Haccedenlere, Cehennemden âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı verilir diyerek, cebinden bir kâğıt çıkarıp gösterir. Fakir, berât kâğıdının kendisine verilmediğine üzülerek geri döner. Kâbe'de, ağlayarak duâya başlar; 'Bu fakîr kuluna berât verilmedi, yoksa âzâd olmadı mı?' deyip bayılır. O hâlde iken bir kimse gelip; 'Şu berâtını alıp arkadaşlarına yetiş!' diyerek eline bir kâğıt verir. Fakir kendine gelince, elinde, o berâtı görür. Kâğıdı cebine koyar ve kâfileye yetişir... Kafiledekiler alaylı bir şekilde;

-Cehennemden âzâd olma berâtını alabildin mi? diye sorarlar. Fakir berâtını çıkararak;

-İşte! Rabbimizin ihsânı olan berâtım! diyerek, misk kokulu berâtını zengine uzatır. Berâtı alan zengin, nûrdan yazılarla fakirin Cehennemden âzâd olduğunu okuyunca, aklı başından gider. Kendine geldiğinde;

-Vâh, vâh benim boşa geçen ömrüme! Keşke ben de bu fakir gibi olsa idim. Onun kavuştuğu saâdete kavuşsaydım. Bu fakir, sadâkati sebebiyle bu mertebelere ulaştı. Ben ise zenginliğim sebebiyle gurura kapıldım ve bundan mahrum oldum. Bütün malımı versem, bu kâğıttakilerin bir noktasını alamam, diyerek âh eder. Fakir;

-Hacı efendi! Berâtım sende kalsın, ben öldüğüm zaman kefenimin arasına koyun da suâl meleklerine onu göstereyim der. Hacı efendi berâtı alır ve saklar. Ticâret için başka memlekete gittiğinde, o fakirin vefât ettiğini öğrenir ve;

-Onun bende emaneti vardı,  berâtı bende kaldı der. Berâtı arar fakat bulamaz. Birisi alıp ona vermiştir diyerek mezarını açmak ister. O anda;
'Kabri açma! Biz ona o berâtı verdik!' diye bir ses işitir ve düşüp bayılır... Baygın hâlde iken o fakiri görür ve kendisine;

-Ey hacı efendi, o berât bana verildi. Münker ve Nekîr melekleri onu görünce suâl bile sormadılar. Bu berâtı almama sen sebep olmuştun. Cenâb-ı Hak senden râzı olsun, deyip kaybolur... Zengin ayıldığında, evine gider, fakir için hatimler okutur, yemekler yedirir, fakirleri doyurur..."

Netice olarak, ibâdetleri ihlâs ile yapmalı, haramlardan sakınmalı ve böylece Cehennemden âzâd olma berâtını dünyada iken elde etmeye çalışmalıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.