"Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses…"

A -
A +

Önce Diyarbakır'da "Tek ses tek yürek" çağrısıyla bir araya gelen 21 ilden 600 Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcisi, "PKK terörüne hayır" dedi. Sonra Ankara'da 11 milyon kişiyi temsilen 14 STK'nın, "bayrağını al da gel " çağrısıyla yüz binler, "Teröre hayır, kardeşliğe evet" seslenişiyle yürüdü. Şimdi de yine çok sayıda STK'nın bir araya gelerek oluşturduğu Sivil Dayanışma Platformu, yarın "Bütün İstanbul halkını bayraklarıyla beraber omuz omuza kol kola olmaya, Yenikapı'ya davet ediyoruz" çağrısıyla "Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses" mitingi düzenleneceğini açıkladı.
Bu durum yeni bir faza geçişin işareti. Bu yeni dönem; devletin teröre karşı verdiği mücadele sürerken, halkın vakur duruşundan ve ferasetinden hiçbir şey kaybetmeden demokratik tepkileriyle sahneye çıktığı dönemdir. Bu son derece kıymetlidir. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu'dan başlayarak halkın artık yeter demesi ve PKK terörüne karşı durarak, elde ettiği demokratik kazanımlarına sahip çıkması son derece kıymetlidir. Evet Türkiye 1980'lerin 1990'ların Türkiye'si değil. Devletin ceberut yüzünden eser yok. Kimse kimseyi inkâr da etmiyor, öteki de saymıyor.
Bugüne değin demokratikleşme çabasında alınan mesafe, herkesin açıkça göreceği ve hissedeceği düzeyde önemlidir. Alınan mesafenin başarı ölçüsü; açık veya örtülü her açıdan marjinalleştirme, ötekileştirme, dışlama, yok sayma, birini diğerinden üstün sayma eğilimlerinin ve uygulamalarının silinmesidir.
Halkın bugün meseleye sahip çıkmasının sebebi, yaşanan gerilim atmosferinin gerekçelendirilecek hiçbir nedeninin olmamasıdır. Kara propagandanın medet umduğu, şiddetin seçim sonuçlarına bağlı olarak bu ülkenin halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı tarafından başlatıldığı yalanıdır. Yayılmak istenen bu kara propaganda aslında meselenin özüdür.
Meselenin özü, Cumhurbaşkanı hedef alınarak yapılmak istenenlerdir. Nedir onlar ? Sıralayalım;
-Türkiye'nin kardeşlik temelinde, millî mutabakatla ve yerli bir süreç olarak terör sorununun çözülmesini engellemek.
-Türkiye'yi Suriye atmosferine dönüştürmek ve halkla teröristi bilinçli olarak birbirine karıştırarak, terör örgütüne karşı mücadeleyi halka karşıymış gibi göstererek, Türkiye'yi iç savaş alanına dönüştürmek, Suriyelileştirmek.
-Bölgesel enerji oyununda Türkiye'nin aktif bir oyun kurucu olarak yer almasını engellemek.
-Bu bağlamda; Suriye'nin kuzeyinde, etnik ve ideolojik temizlik yapılarak, kantonlaşmayı devletleştirerek ucu Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğine dayanan küresel baronların çıkarlarına hizmet edecek ve Orta Doğu'nun mazlum halklarının dayanışma direncini kıracak yeni bir kukla devletin kurulmasına zemin hazırlamak.
-Böylece Türkiye'nin Karadeniz-Hazar-Basra Körfezi-Doğu Akdeniz dörtgenin enerji jeopolitiğinde hareket alanını daraltmak.
-Türkiye'nin yükselişini, mazlum milletlere umut olmasını, millî savunma sanayinde başlayan ve diğer alanlara da yayılma hedefi güden dışa bağımlılığın azaltılmasını engellemek.
-Türkiye'nin 2023, 2053, 2071 gibi stratejik büyük hedefler belirlemesini ve günü değil geleceği tasarlayan bir güç olma kararlılığını zedelemek.
-Davos'ta Birleşmiş Milletler kürsüsünde, Mısır'da zalimlerden değil mazlumlardan yana tavır takınmanın, IMF vesayetinden kurtulmanın cezasını kesmek.
-Ve tüm bunlar için Türkiye'yi terörle terbiye etmek.
Bir yandan terörü tırmandırmaya çalışırken, diğer yandan Cumhurbaşkanına yönelik kirli ve kara propaganda yürütmenin nedenleri bunlardır. Bunun için tüm gayri millî unsurlar devrededir. Efendilerinin maşaları olarak üstlendikleri rollerin gereğini yapmanın çabasındadırlar. Onlar her yerde; iş dünyasında, medyada, siyasette, akademide, bürokraside yerleştirildikleri her mevzide devşirilmiş kimlikleriyle Türkiye'nin Türkiye'den yönetilmemesinin gayretindeler.
Ancak bu maskeli maşaların oyunları bozuluyor. Olmayanı varmış gibi, varolanı yokmuş gibi göstermeye çalışan algı mühendislerinin her türlü gayretine rağmen bu oyun tutmuyor. Geniş halk kitleleri gerçeklerle yüzleştikçe ayağa kalkıyor, meydanları dolduruyor. Ülke ve millet bütünlüğüne, kardeşliğine, toprağına, kurduna kuşuna, inancına, kültürüne, bereketine ve geleceğine sahip çıkıyor.
Her yöreden, her görüşten halkın teröre karşı biriken öfkesi, demokratik tepkiye dönüşerek, kardeşlik, birlik ve beraberlik zemininde tüm dünyaya büyük bir haykırışla sesleniyor. Bu büyük bir oyundur ve biz bu oyuna gelmeyeceğiz ve kardeşliğimizi hiçbir çıkar odağının tuzağına düşmeden bozdurmayacağız haykırışıyla sesleniyor.
Bu ses; millet olmanın, bir olmanın, birlik olmanın şuurudur. Bu ses; etnik ve mezhepsel ayrışma tuzağına düşerek, başkalarına yem olmama bilincidir. Bu ses; milletin devletiyle bütünleşme kararlılığıdır. Bu ses; aynı inancın aynı kültürün kadim kardeşliğinin haykırışıdır. Bu ses; sömürgecilere karşı, inançla, dirençle, kararlılıkla Anadolu'yu vatan yapanların ayağa kalkışıdır.
Bu ses; provokasyonlara gelinmeyeceğinin, bu topraklarda yaşayan hiç kimsenin diğerine üstünlüğünün olmadığının, renk, dil, din, ırk, köken ayrımı olmaksızın herkesin bir arada tek bayrak, tek millet ve tek vatan şiarında "hepimiz varsak Türkiye'yiz" haykırışıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.