"Türkiye, soldukça sulanmalıdır, yükseldikçe budanmalıdır..."

A -
A +
7 Haziran gecesi, seçim sandığından tekrar seçim sandığı çıktı demiştik. Çünkü, seçim gecesi muhalefet partileri AK Partiyle koalisyon yapmayacaklarını en kuvvetli üslupla açıklamışlardı. Oysa seçim sonucuna göre AK Partinin içinde olmadığı herhangi bir hükümet seçeneği oluşamıyordu. Bunun tek istisnası MHP'nin HDP ile aynı koalisyonda yer almasıydı. Bunun da mümkün olmadığı açıkça ortadayken, CHP'nin "%60 muhalefet bloku" söyleminin gerçekçi hiçbir karşılığı olmadığı da ilk günden belliydi. Buna rağmen arayışlara girildi ancak özellikle TBMM Başkanlığı seçiminde tablo netleşmişti. Tek başına iktidar olma şansını sadece 18 milletvekili eksikliğiyle kaybetmiş ama Türkiye'nin bütününde omurgasını büyük ölçüde koruyan AK Parti dışındaki partilerin hükümet kurma şansı kalmamıştı.
AK Parti ise seçim sonuçlarını değerlendirirken birinci parti olma sorumluluğuyla davranacaklarını ve kendilerinin içinde bulunmadığı herhangi bir koalisyon seçeneğinin mümkün olmadığını bunun için de ülkenin hükümetsiz kalmaması için sorumluluktan kaçmayacaklarını ilk günden açıkça ifade etmişti...
Bu tablonun sonucunda başlayan AK Parti-CHP koalisyon görüşmelerinden de sonuç çıkmamış ve iç ve dış bazı çevrelerce çok arzu edilen bu koalisyon kurulamamıştır.
Aslında kurulması da mümkün görünmüyordu. Defalarca ve ısrarla vurgulamıştık ki; özellikle dış politika stratejisi açısından iki parti arasındaki farklılık kolay aşılacak nitelikte değildi.
Her şeyden önce CHP'nin muhtemel koalisyona yüklediği anlam "restorasyon hükümeti" vurgusudur. Restorasyon kavramı; bozulmuş, yıkıma uğramış bir yapıyı, bir dokuyu onarmak, yenilemek anlamı taşır. Buna göre denilmektedir ki; AK Partinin 13 yıllık iktidarı döneminde yapılanlar onarılmaya ihtiyaç duyulan bozulmalar, yıkımlardır ve bu koalisyonu kurarak CHP tüm bunları onaran aktör olacaktır. Bu durumda bu amaç; koalisyon eliyle hükümet kurma amacı değil, AK Partiyi, icraatlarını ve ondan da önemlisi stratejik hedeflerini tüketmek, eritmek amacını taşır.

Türkiye'nin hedefi ve Türkiye umudu...

IMF vesayetinden kurtulmuş Türkiye'nin gelecek hedefi; ileri teknoloji üretimine dayalı üretim ekonomisini yerleşik kılarak katma değeri yüksek ürün üreten sanayi modeline geçmektir. Millî savunma sanayinde alınan mesafe bu hedefin başarı şansını ortaya koymaktadır. Dış politika stratejisi kapsamında kurduğu ilişkiler ve denklemler özellikle tüm mazlum milletler için umut kulvarı olarak yapılanmıştır.
Dünyanın beşten büyük olduğunu sorgulayan, Türkiye'nin Türkiye'den yönetileceğinin bunun artık engellenemeyeceğini kararlılıkla ortaya koyan, medeniyet havzasında halklarla gönül köprüleri kuran ve kukla rejimlerin, darbecilerin değil mazlum halkların müttefikliğini önemseyen bir dış politika stratejisiyle 2023, 2053 ve 2071 hedefleriyle Türkiye tüm mazlum halklar için umuttur.
Unutmayalım "soldukça sulanmalıdır, yükseldikçe budanmalıdır" sözü Türkiye için söylenmiştir. Bugün yapılmak istenen budama çabasıdır.
"Koalisyon kurulmazsa terör artar" diyenler, borsa-faiz-döviz kıskacıyla tıpkı 1990'lı yıllardaki gibi siyaseti terbiye etmeye kalkanlar, koalisyon kurulmazsa istikrarsızlık kapıda korkusunu yayanlar budama faaliyeti için sahnedeler. Aslında bu çaba 7 Haziran seçim atmosferinde de sahne almıştır. Sahici ve samimi olmayan bir çizgi, gerçekmiş gibi algılatılmaya çalışılmış, kavramlarla oynanmış, AK Partinin tek başına iktidar olmaması için HDP projesine bel bağlanmış, aldatıcı üslup ve imaj faaliyetinde bulunulmuş ve Kandil vesayetinden hiçbir zaman kopmayan, silahların çizgisinden uzaklaşamayan bir yapı "Türkiyelileşme" maskesiyle aldatıcı bir aktöre dönüştürülmüştür.
Bugün bu maske düşmüştür. PKK terörünü lanetlemek bir yana, sırtını ona dayayarak yol almak isteyenlerin derdi "Türkiyelileşmek" değil, Türkiye'yi budamak isteyenlerin mızrak ucu olabilmektir.
Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Maskeler düşüyor. Bu millet tüm gerçekleri görüyor, yaşıyor. Ve onun hakemliğinde Türkiye yükselişini ve yürüyüşünü çok daha güçlü bir şekilde sürdürmeye hazırlanıyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.