Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Özetle Dinle
Kaydet
Köşe Yazıları 2 saat önce
11 Kasım 2025'te Azerbaycan'dan dönen bir Türk C-130 askeri kargo uçağının Gürcistan'da düşmesi sonucu 20 asker, iki gün sonra Hırvatistan'da düşen bir yangın söndürme uçağının pilotu ise şehit olurken, metin bu olayları şehadet ve milli kimlik bağlamında değerlendiriyor.
  • 11 Kasım 2025'te Azerbaycan'dan dönen bir Türk C-130 kargo uçağı Gürcistan'da düşerek 20 askerin şehit olmasına yol açtı.
  • 13 Kasım 2025'te Hırvatistan'da bir Türk yangın söndürme uçağı düşerek pilotu Hasan Bahar şehit oldu.
  • Metin, düşen C-130 uçağının düşürüldüğünü ve ikinci kazanın da bir "hain" eylemi olduğunu ima ederek, olayları şehadet ve milli kimlik bağlamında değerlendiriyor.
  • Şehitlerden Ahmed Yasir Kuyucu'nun düşüş öncesi kız kardeşiyle şehadet konulu yazışması metinde özel olarak yer aldı.
Türkiye Gazetesi
ŞEHÎDLER ÖLMEZ!
0:00 0:00
1x
a- | +A

8 Kasım Zafer Günü için Bakü’de bulunan askerî birliğimize teknik destek verme maksadıyla Azerbaycan’a gitmiş olan C-130 askerî kargo uçağımız, dönüş günü Gence’deydi. 11 Kasım 2025 tarihinde Türkiye’ye gelmek üzere saat 13.19’da havalandıktan yarım saat sonra Gürcistan hava sahasına henüz girmiş iken düştü. Uçakta subay, astsubay ve personel olarak 20 vatan evlâdı vardı. Tamamı şehâdet makamına ulaştılar:

O şehîdlerimizden biri de Hava İkmal Kıdemli Astsubay Çavuş Ahmed Yasir Kuyucu. Şehâdetinden sonra şehîdimizin, kız kardeşiyle yazışması, gönüller gündemine düştü:

Bacısı, kazanın olacağı günün gecesinde ağabeyini rüyasında görmüştür. Rüyada ağabey şehîd olmuştur. Kız kardeş, rüyasında ağlamıştır. Uyandığında da çok ağlar. Sabah namazını kılıp dualarını ettikten sonra da ağabeyine"abimmm!"hitabıyla nasıl olduğunu yazar. Bu beklenmedik erken mesaj üzerine Ahmed Yasir"hayırdır gardaşım?" diye sorar. Bacısı, rüyayı ve üzüntüsünü yazar. Müstakbel şehid, şu Müslümanca cevabı verir:

-Hayırlar gelsin gardaşım!.. Keşke olsa öyle bir şey ama nerdeee?

Öyle anlaşılıyor ki samimî kardeş muhabbetinin kalbe aksetmesiyle görülen bu rüyadan 10 saat gibi bir zaman sonra Ahmed Yasir, hasretinde olduğu şehâdete kavuşmuştur…

Diğer şehîdlerimizin de aynı hasret içinde olduklarına şüphe yok. Zira bizim irfanımızda şehadet istememek münafıklık alâmetidir. Bu vatanın evlâdları, onları helal süt ve helal lokma ile yetiştirmiş ana-baba, dede ve ninelerinden aldıkları bu terbiye ve hasletlerle yetişirler. Onlara öğretilir ki şehîdler ölmez fakat bunu, biz, bilmeyiz. Aile meclislerinde Kitab açılır ve ilgili âyet aslından okunur."Kitab"dedik."Hangi kitap?"diye soran çıkabilir. Bizim medeniyetimizde"Kitap"dendiğinde onun hangi kitap olduğu bellidir. Medeniyetimizde kitap, Kur’ân-ı kerîmdir. Gerektiğinde"Kitap ve Sünnet" denir. Allahü teâlânın ve Sevgili Peygamberimizin -aleyhi’s selâm- buyurdukları imâ ve ifâde edilir. Bu sarsılmaz îmânla yetişen gençler, şehâdet sevdalısı olarak büyürler. Şehîd Yasir, dedikleriyle bunun isbatıdır. 20 azîz şehidimiz, ne ilktir ve ne de son olacaklardır. O sözümüzü bir kez daha tekrarlayalım:

-Şehîd verebilen topluluklar millettir!...

Bunun için Türkler, millet; necîb millet yâni soylu millettir. Bu milletin has evlâdları, Mushaf-ı şerîfi açar, Bakara Suresi 154. âyetini okur veya okunurken dinler ve “ölümsüzlüğe”, Peygamber muhabbetine, yüce Allah’ın cemaline biteviye hasretlerle yaşar, Kitabın haber verdiği gerçekle kalbini ve zihnini nakışlar:

-Allah, yolunda öldürülenler için"ölüler"demeyin. Hayır; onlar, diridirler; fakat siz, bilmezsiniz…

Uçağın, Gence’den kalktıktan hemen sonra parçalanması, mânidardır. Çünkü; Gence, herhangi bir Türk şehri değildir. Harbiye Nazırı Enver Paşa, Sultan Reşad’ın muvafakatiyle Nuri Paşa’ya Mart 1918’de Kafkas İslâm Ordusu’nu kurma talimatı verir. 3 Tümen ve 20 bin askerden oluşan bu ordumuzun merkezi Gence’dir. Azerbaycan ve diğer Kafkas devletleriyle Osmanlı Devleti arasında 8 Haziran 1918’de Batum Andlaşması imzalanır. Muahede icabı, Osmanlı Devleti, gerektiğinde Azerbaycan’a asker ve silah yardımı yapacaktır. Bir süre sonra Dağıstan ve Azerbaycan ile bölgede Rus katliamı başlayıp, Ermeni taşkınlıkları artınca Azerbaycan Millî Şûrası Reisi Mehmed Emin Resulzâde, muahede icabı Payitaht’tan yardım talep eder. Ordumuz, 15 Eylül 1918’de Bakü’ye girer. Nisandan bu yana Van, Tebriz, Derbend, Mohaçkale de kurtarılmıştır. Bu şanlı kurtarma harekâtında 1130 şehid verdik. Dolayısıyla şimdi verdiğimiz 20 aziz vatan evladı, ilk Kafkas şehîdlerimiz değildir. Anadolu merkezli Osmanlı İslâm coğrafyası, bizim ana gövde coğrafyamızsa Kafkaslar ve Balkanlar kartal misali bu gövdenin kanatları, İstanbul başıdır.

Ne var ki Kafkaslardaki zaferler Filistin Cephesinde aşağı çekilir. Yıldırım Orduları Grubu’nun Nablus’ta hezimete uğrattırılması sonucu Şam ve Haleb, düşünce Hükûmet, ateşkes imzalamak zorunda kaldı. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi akdedildi. Ayrılık başladı. 15 Aralık 1918’e gelindiğinde Türk Ordusu, Azerbaycan’dan tamamen çekilmişti. Bu hasretin üstüne bir de 70 yıllık Sovyet işgali geliyordu. Kavuşmak için bir asır geçecekti. Karabağ Zaferi bunun ilânıdır...

Karabağ Zafer Günü merasiminde Mehmetçiğin, Azerî kardeşlerimizle birlikte Bakü’de yaptığı hava ve kara gösterileri 1918’lere kutlu bir atıftır. Gazze’ye sahip çıkmamızın aynı tarihlerdeki Filistin’e aynı değerdeki atıf olması gibi.

Bunun içindir ki C-130 düşürüldü…

Ama; hain, 20 şehid vermemizle yetinmedi:

Kafkas şehîdlerimizden hemen sonra 13 Kasım 2025 günü saat 18.25’te de diğer kanadımızda; Balkanlar’da bir yangın söndürme uçağımız, Hırvatistan’ın başşehri Zagreb’de C-130’un akıbetine uğradı. Bu uçak Çanakkale’de hizmet yapıyordu. Hırvatistan’a bakım için gitmişti. Geri dönerken pilotumuz Hasan Bahar, hayatının baharında şehid oldu…

Bedir Harbi’nden bu tarafa bütün şehîdlerimize rahmetler diliyoruz. Allah, şefaatlerine nâil eylesin. Şehîd ana-babası olmaktan öte şeref mi var? Öyle ki o evlâdlar"ah nerede"diyerek şehâdet yolu gözlemekteler. Bu pek îmânlı, pak alınlı serdengeçtiler, bu duygu ve îmândayken yataklarında ölseler de şehîdler. Kaynaklar, bu muştuyu vermekte.

Sadece onlar değil:

-Şehîdler ölmez, vatan bölünmez!..

Diye yürürken yeri ve göğü titreten kalbleri şehâdet aşkıyla dolu bu vatanın birlik perçini Ülkücü gençlik de öyle. Bu vatan bölünmesin diye toprağa düşen 5 bin Ülkücü şehidimize de bir kere ve bin kere rahmetler olsun, cennet mekânları olsun.

Şehidin hakkı ödenmez.

Rahim Er'in önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR