Çekik gözlü ufaklıklar Conilere karşı

Şimdi kendinizi sanayi çağının muhteşem buluşlarından olan bir üretim bandının bir köşesinde bir çalışan olarak farz edin. Mesela bir otomobil fabrikasındasınız. Dakikada bir otomobilin üretildiği bu bantta sizin bulunduğunuz bölümde size önceden öğretilen ve belletilen bir parçanın bir hatasını tespit ediyorsunuz. Bu durumda ne yapacaksınız? O anda hatayı bildirmek durumunda olduğunuz kişilere hemen ulaşamaz iseniz bir süre hatalı parçalarla montajın devamını izlemekten başka çareniz var mı? Yok! O zaman ne yapacaksınız; sorumlu kişiyi gördüğünüz anda durumu o'na anlatacaksınız. O ne yapacak? Bir üstüne durumu üretimden sorumlu olan kişiye bildirecek. Gerekiyorsa bu şahıs bandı durduracak. O hatalı parçanın düzgün olanlarının temini için talimat verecek ve de sonra üretim tekrar başlayacak. Bu çizdiğimiz tabloda hem fikir isek devam edelim. Malum parçanın hatalı olduğunu siz tespit ettikten sonra bandın durmasına kadar geçen sürede üretilen arabalarda o parçalar sökülecek, yeniden ve daha zor bir işlemle yenisi takılacak, o kadar parça ıskarta olarak atılacak. Eğer bu hatayı gören işçi 'Boş ver bana ne, nasıl olsa kalite kontrolcüler çaresine bakarlar!' derse durum daha da vahim hal alır. Bu anlattığımız Amerikan otomotiv sanayinin uzun yıllar boyunca uyguladığı çalışma tarzına bir örnektir. Japonlar bunu çok çok özet bir anlatımla şöyle çözmüşler. Birçok mekanik ve elektronik hata belirleme sistemlerine rağmen üretimde hatalı bir durumu gören sıradan bir işçiye üretimi durdurma yetkisi vermişler. O hatayı anında düzeltmenin ilerde yapılacak kalite kontrolüyle harekete geçmeye nazaran çok daha az zaman ve masraf gerektirdiğini yıllar önce tespit etmişler. Amerikalılar bu sistemi çok yakın bir zamana kadar kuşkuyla izlemişler, son yıllarda durumu kavramışlar, şirket kültürlerini bu anlayışa göre önceden değiştirmedikleri için, atı alan Japonlar Atlantik Okyanusunu geçip Conilerin memleketinde onlardan fazla araba satmaya başlamışlar. Bu yüzden de Amerikanın havalı otomobil krallarının karizmaları ona buna avuç açar hale geldikleri için fena çizilmiş. 'Kızım sana söylüyom, hâlâ ben eskiden bildiğim gibi işlerimi yönetirim diyenler anlasınlar'. Ne havalı bir yazı oldu ama değil mi?