Tamer yutkundu: - Yalan söyleyip kandırmalı mıydım baba! - Yalan söylemek ha! Hâlâ o sokak kızında aklın... Onun numaralarını görmeyecek kadar kör etmiş seni onun oyunları. Tamer dudaklarını ısırdı. Seyfi bey hırsla duvara bir yumruk attı. Öfkeli bir bakış fırlattı oğluna. Sonra geldiği gibi hırsla çekip gitti. Tamer bir fırtına gibi gürleyen babasının gidişiyle rahat bir nefes aldı. Hülya'ya gerçekten müteşekkir olduğunu düşünüyordu. Ama babasının söylediği ağır sözler hırpalamıştı yüreğini. Özellikle Feryal için kullandığı kötü sıfatlar hazmedilemeyecek kadar yıpratıcı gelmişti. Ama her zamanki gibi sesini çıkartıp beynindeki isyanı ortaya çıkartamamış, karşı koymamıştı. Bu acziyeti karşısında kendisinden nefret ediyor, Feryal gibi bir insana layık olmadığını düşünüyordu. Alıp başını uzaklara gitmek istiyordu. Kimsenin olmadığı bir yere kaçmak, kimselerle yakın olmamak arzusundaydı. Ağlamak istiyordu. Çocuklarını özlemişti. Akşamları eve geldiği, odasına girdiği zaman Ozan'ın kucağına gelip, boynuna sarılıp babasını koklamasını özlemişti. Dudaklarını ısırdı. İçi acıyordu. Arkasına dayandı, derin bir nefes aldı. "Ben mutluluğu hak etmiyorum. Ellerimden sıyrılıp gitmesine seyirci kaldım. Ona sahip çıkamadım. Annemin, babamın dolduruşlarına geldim, onların düşüncelerine inandım!.." Başını ellerinin arasına alıp yüzünü masasının üzerine gömdü. O sırada çalan telefonla irkildi. Sekreteri babasının aradığını söylüyordu. Korkarak bastı dahili hattın düğmesine: - Efendim baba? - Yarın kardeşin geliyor Amerika'dan. Gidip karşılayacaksın onu. Bir işe yara bari. Cevap vermesini beklemeden kapattı Seyfi bey telefonu. Tamer için için sevinmişti. Hiç olmazsa kendi konusu biraz olsun geri plana düşecekti. Bu düşüncesinden utandı bir anda. ??? Hava alanının yolcu karşılama salonunun aprona bakan büyük camının önünde elleri cebinde bekliyordu Tamer. Bütün geceyi uykusuz geçirmişti. Sabaha kadar odasının penceresinin önünde oturmuş, sigara üzerine sigara içmişti. O gece Seyfi beyin öfkesi devam etmişti. Fidase hanım ise duyduklarına inanamamış, hayret ve öfke ile durmadan hesap sormuştu oğlundan. Bütün bunları düşünürken yapılan anonsla kendisine geldi: - Dikkat, dikkat! Türk Hava Yollarının TK .... sefer sayılı uçağı ile Chicago'dan İstanbul'a gelen .... uçağı alanımıza inmiştir. Hareketlendi Tamer. Neredeyse beş buçuk yıl olacaktı kardeşi Berker'i görmeyeli. Dış hatlar yolcu karşılama salonunun çıkış kapısına doğru yöneldi. Bir müddet sonra teker teker kapı açılıp yolcular gelmeye başlamışlardı. O an için, içinde bulunan sıkıntılardan sıyrılıp kardeşine odaklandı. Çok geçmeden kapı yeniden açıldı ve Berker göründü. Çok değişmişti. Saçlarını uzatmış, sol kulağına küçük bir altın küpe takmıştı. Siyah gür bıyıkları ile oldukça karizmatik bir görüntüsü vardı. Ağabeyini gördüğü zaman bir iki adımda yanına geldi. - Vay, kocaman bir iş adamı olmuşsun. Ne kadar değişmişsin böyle... > DEVAMI YARIN