Adamın karnına sapladı bıçağı!

A -
A +

Hava gerginleşmişti. Ali Rıza ağzına geleni söylemeye başlamıştı. Hüseyin onun hakaretlerine dayanamadı: - Ali Rıza Efendi, ağzından çıkanı kulağın duysun, doğru konuş! Ali Rıza küçümser bir tavırla baktı delikanlıya: - Ne diyorsun sen be! Ben paramı isterim, dolandırdınız beni... Sürtük bir kardeşiniz var, onu bana sarmaya kalktınız. Ben yutmam bu numaraları. Paramın kokusunu aldınız tabii... Hüseyin hırsından kıpkırmızı olmuştu. Fırlayıp dükkana geri girdi. Tezgahın üzerindeki ekmek bıçağını kaptığı gibi dışarı çıktı: - Bacıma ve aileme laf söyleme! Paranın üzerine yatmadık. Vereceğiz dedik. Ama yok işte şu anda. Biraz bekle... Elbet ödeyeceğiz. Ali Rıza aldırmadı bu sözlere: - Benim bekleyecek halim yok. Ya verirsiniz ya da sizi şikayet ederim. Hapse attırırım, bütün malınızı mülkünüzü alırım elinizden. Hem de manevi tazminatımla birlikte. Dolandırıcılar sizi!.. Hüseyin hırsla yürüdü adamın üzerine. Elindeki bıçak parlıyordu. Hiç düşünmeden adamın karnına olanca gücüyle sapladı!.. Ali Rıza'nın gözleri büyüdü bir an. Boğuk bir inilti çıktı ağzından. Dudakları titremeye başladı. Hüseyin'in üzeri adamın karnından fışkıran kanlarla kıpkırmızı olmuştu. Şaşkın bir şekilde bakıyordu karşısındaki iri yarı insana. Davut dükkan kapısına sinmişti. Hüseyin bir kez daha sapladı bıçağı. Ali Rıza'nın dizleri büküldü: - Yandım anam! Diye inledi ve titreyerek yığıldı yere. Hüseyin şaşkınlıkla bir yerdeki adama bir de elindeki bıçağa bakıyordu. Korkuyla babasına döndü: - Öldürdüm onu baba! Öldürdüm onu!.. Davut bir iki adım attı öne doğru. O da şaşkındı. Neden sonra oğlunun omzuna koydu elini: - Şerefimizi temizledin aslanım. Merak etme, ben arkandayım senin... Birkaç dakika sonra köy kahvesindeki herkes dükkanın önüne dolmuştu. Muhtar hayret ve şaşkınlık içinde yaklaştı hâlâ elinde bıçakla ve korku dolu gözlerle etrafına bakınan Hüseyin'e: - Ver aslanım şu bıçağı, haydi ver aslanım... Hüseyin irkilerek attı bıçağı elinden. Ardından babasına döndü. Dehşetle açılmıştı gözleri. Yaptığı şeyin yeni yeni farkına varıyor gibiydi. Bir anlık bir kararla var gücüyle koşmaya başladı. Arkasına bakmadan bir ceylan hızıyla kaçıyordu. Köy sakinlerinden birkaç kişi koştular yakalamak için. Ama korkunun verdiği bir enerjiyle öyle hızlı kaçıyordu ki Hüseyin, yakalamak mümkün değildi. Muhtar başını iki yana salladı: - Yazık oldu her ikisine de... Davut öfke ile haykırıyordu: - Hakaret etti bize, tahrik etti. Dolandırıcı, sahtekar dedi. Aslan Hüseyin'im kaldıramadı bunları. Ben de anlamadım ne olduğunu, tahrik etti çocuğu... Birkaç dakika içinde jandarmalar geldi. Sağlık ocağından ekipler cesedin üzerini örttüler. Jandarma komutanı olayı hem Davut'tan hem de köy sakinlerinden dinledi. Davut askeri cipe bindirilip götürüldü. Komutan, Hüseyin'in bir an önce yakalanması için gereken emirleri verdi. Herkes şaşkındı! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.