Elif yaptığı telefon görüşmesinden sonra küçük bir kağıdın üzerine bir şeyler yazıp uzattı Neriman'a: - Bunu eczanelerde bulabilirmişsin. Marketlerde falan bulamazsın. Üzerinde nasıl yapacağın yazıyormuş. Takviye gıda olarak bundan da ver çocuklarına. Ben yarın akşamüzeri yeniden uğrarım. Sonra anne ve babasına döndü: - Eh, size de kolay gelsin. Bu saatten sonra bebekli oldunuz, dedi gülerek. Kapıya doğru yöneldi: - Bana müsaade. Bu akşam Ankara'dan birkaç doktor arkadaşla buluşacağım. Gitmem lazım. Anne ve babasını öptükten sonra Neriman'a döndü: - Sen de hoşça kal, dediklerimi unutma. - Sağ ol abla.. Allah razı olsun. Elif tam kapıdan çıkmak üzereydi ki aklına bir şey gelmiş gibi durakladı. Elini çantasına atıp cüzdanını çıkarttı. İçinden birkaç banknot çekip uzattı Neriman'a: - Al, bununla mamaları alırsın kızım. Neriman dudaklarını ısırdı ve önüne baktı. Kıpkırmızı olmuştu. Elif üsteledi: - Al kızım, sen bir iş bulana kadar bebeklerin ihtiyaçlarından ben sorumluyum. Haydi bakalım. Melahat Hanım ve Ekrem Bey gururla bakıyorlardı kızlarına. İkisinin de gözleri dolu dolu olmuştu. Kapıyı kapattıktan sonra Neriman iki yaşlının ellerine sarıldı: - Allah tuttuğunuzu altın etsin sizlerin. Ben çok şanslıymışım. Bu bebeklerimin şansı. Ben ölene kadar minnettarım sizlere. Elif Abla mükemmel bir insan. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Öl deyin ölürüm sizin için artık. Anamın babamın yapmadığını yaptınız bana... Melahat Hanım ve Ekrem Bey dudaklarını ısırdılar. Ağlamamak için zor tutuyorlardı kendilerini. O gece sofranın hazırlanması, toplanması, bulaşıkların yıkanması işini kendi yaptı Neriman. Melahat Hanıma hiçbir şey elletmedi. Yemekten sonra güzel bir çay demledi. Ekrem Bey memnundu: - Oh be, evde bir kızın olması çok iyiymiş hanım. Melahat Hanım gülümsedi: - Maşallah, çok da hamarat. Bebekler de pek uslu. Hiç sesleri çıkmıyor. Yaşlı adam keyifle cevap verdi: - Karınları doydu, altları temizlendi, ev de sıcacık. Ne ala, ben olsam onların yerinde ben de mışıl mışıl uyurum. Keyiflerine diyecek yoktur şimdi. Neriman önüne baktı: - Bazen gece ağlıyorlar, sizi rahatsız edecekler... Melahat Hanım gözlerini kıstı: - Hepimiz çocuk büyüttük kızım, hiç çekinme, ağlar ağlar susarlar, biz alışkınız çocuk sesine. Bir saat kadar sonra yaşlı karı koca odalarına çekildiler. Neriman çay bardaklarını yıkadı. Sonra odasına girdi. Her yer mis gibiydi. Yatağın üzerinde uyuyan kızlarına baktı ve mırıldandı: "Gül'üm, İpek'im, Allah bu iyi insanları karşımıza çıkardı. Ben de sizi böyle iyi kalpli, iyi karakterli insanlar olarak yetiştireceğim Allah'ın izniyle..." > DEVAMI YARIN