Ragıp bey porselen çay bardağından bir yudum aldıktan sonra dikkatli bir şekilde masanın üzerine bıraktı. Nur hanım ise hiçbir şey yemeden öylece kızına bakıyordu. Hülya kayıtsız bir şekilde kahvaltısına devam ediyor, birazdan bir fırtına patlayacağının belirtilerini hissetmiş olacak ki, sessizce olacakları bekliyordu. Gerçekten de çok geçmeden söze başlayan Nur hanım oldu: - Bu insanlar oğullarını seninle evlendirmek istiyorlar, bunun için geldiler evimize, şimdi kalkmış ben o insanla asla evlenmem diyorsun. Bizi rezil mi edeceksin sen? Hülya alaycı bir şekilde gülümsedi: - Neden, istemediğim bir insanla evlenmeme kararım sizi rezil mi ediyor? Bakın, ben Tamer'le evlenemem. Tamam, kötü bir insan değil, hatta çok efendi, çok iyi, duygulu bir adam, ama evlenemem. Bunu aklınızdan çıkarın. Asla olmaz! Ragıp bey kaşlarını kaldırdı: - Bu kararının bir sebebi olmalı? Hülya babasına döndü: - Elbette var babacığım. O insan hâlâ karısını, ayrıldığı eşini deliler gibi seviyor. Bunu kendi ağzıyla söyledi bana. Onu aklından çıkartmamış ve onun acısını çekiyor. Bu şartlarda benim Tamer'le evlenmem kadar abes bir şey olamaz. Her şeyden önce sevgiye saygısızlık. Nur hanım irkilmişti. Kaşlarını çattı: - Madem böyleydi, ne diye annesinin babasının niyetini bildiği halde onların peşine takılıp gelmiş? Hülya gülümsedi: - İşte, asıl mesele de bu anneciğim. Sevgisine sahip çıkamayacak kadar zayıf, güçsüz bir insanla ben asla yapamam. Buna sizin kadar ben de şaşırdım, hatta sordum bile... Bir yudum çay içtikten sonra sözlerine devam etti: - "Karşı koyamadım" gibi manasız bir cevap verdi. Neredeyse otuz yaşını geçmiş bir adamın sebebine bakın! Olmaz anne, beni ateşe atmayacaksınız herhalde... Ragıp bey peçetesiyle ağzını sildikten sonra ayağa kalktı: - Kızım haklı. Böyle şey olmaz. Bizimle alay mı ediyor bu Seyfi Coşkun? Oğlunun ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilmeden böyle bir şeye girişilir mi? Hülya devam etti babası sözlerini bitirdikten sonra: - Aslında çok iyi bir insan. O kadar yalnız ki... İyi arkadaş olduk, dertleştik. Bana bir dost gibi açıldı. İçini döktü. Sıkıntılarını anlattı. Bu insanla bu kadar şey paylaştıktan sonra evlenmek gibi bir hata yapmam kendime saygımı yitirtir bana. Ne olur anlamaya çalışın. Ragıp bey başını sallayarak kızının saçlarını okşadı: - Tamam canım, konu kapanmıştır, ben gereken cevabı veririm onlara... *** Ragıp beyin sekreteri dahili telefondan Seyfi beyin aradığını haber verince adam dudaklarını büzerek kaşlarını çattı ve sinirli bir sesle: - Bağla bakalım kızım... Az sonra yapmacık bir tezahüratla Seyfi beyin gür sesi duyuldu: - Azizim, nasılsın? Bir hatırını sorayım dedim. - İyiyim Seyfi bey iyiyim. - Hah, hah, hah... Artık akraba olacağız, aman iyi bakın kendinize... > DEVAMI YARIN