Aliye dosyaları incelerken Harun Bey içeri girdi: - Günaydın Aliye... Dün sen gittikten sonra bir dava geldi. Barodan görevlendirildik. Eski bir suçlu. Yaklaşık on yıldır cinayetten aranan bir adam. Ama zanlı olarak yakalamışlar. Adamı olayı gerçekleştirirken gören olmamış. Şüpheli görülüp yakalanmış. Eski bir suçu da olduğu için olay üzerine kalmış. Bu davada enteresan olan ne biliyor musun? Aliye merakla baktı Harun Beyin yüzüne. Adam devam etti: - Karşı tarafın avukatı müstakbel kayınpederin. Adam yirmi yedi yaşlarında bir genç. Gasp suçundan yakalanmış. Bir genç bayanın cüzdanını gasp etmekle suçlanıyor. Kadın ise bir doktor. Arabasına binerken adam arkasından yaklaşıp kadını tesirsiz hale getiriyor, çantasını almak istiyor. Kadın direniyor. Bu arada oradan geçmekte olan bir sivil polis olaya müdahale ediyor ama adam kaçıyor. Hemen araştırma başlıyor. O sırada yakındaki parkta oturan bir adamı zanlı olarak yakalıyorlar. Adamın bütün direnmelerine karşılık karakola çekiyorlar. Bir araştırılıyor ki adam eski bir cinayet zanlısı. Hemen nezarete alınıyor. Baro da bir avukat tayin ediyor. Piyango bize düştü. Dosyası dün geldi, masamın üzerinde. Doktor hanım ise Oğuz Türel'in yakın bir ahbabı. Kayınpederin dost hatırına davayı üstlenmiş. Bugün telefon edeceğim. Fazla bir şansımız yok, olay meydanda. Hem gasp hem de cinayet. Neresinden tutacağız bu davayı bilmiyorum ama üstlendik. Bu dosyayla senin ilgilenmeni istiyorum. Aliye heyecanlanmıştı. Mezun olduktan sonra ele alacağı ilk ciddi davaydı. Kendisi için de iyi bir deneyim olacaktı. Hararetle atıldı: - Dosyayı inceleyeyim Harun ağabey! Adam gülümsedi: - Tamam, masamın üzerinde. Bugün bununla ilgilen. Adam tutuklu, gidip konuşman gerekebilir. Aliye kahvesini masanın üzerine bırakıp Harun Beyin odasına yöneldi: - Merak etme Harun ağabey. Gereken neyse yaparım. Dosyayı alıp masasına geçti. Meslek hayatının ilk davasında kayınpederiyle karşı karşıya gelecekti. Bütün veriler aleyhlerineydi. Arkasına yaslanıp dosyayı açtı... Aliye dosyayı okumaya başladığı zaman gayet rahattı. Gözleri satırların arasında dolaşmaya başladığı anda irkildi. Buz gibi olduğunu hissetti. Bir kez daha okudu dosyanın ilk satırlarını. Bir tek noktaya takılmıştı. Zanlının adı ve soyadı! Yanlış gördüğünü düşünerek bir daha baktı dikkatle. Yanlış okumamıştı. Adı: Hüseyin Çelik. Doğum yeri: Adana Deliklitaş köyü. Baba adı: Davut, Anne adı: Zübeyde. Aliye ellerinin titrediğini fark etti. Kalbi fırlayacakmış gibi çarpıyordu. Defalarca okudu satırları. Gözlerini kapattı. İnanamıyordu. Dosyayı kaptığı gibi Harun Beyin odasına daldı: - Harun ağabey! Avukat irkilerek baktı yıldırım gibi odasına giren genç kıza. - Aliye! Ne oldu? Bembeyaz yüzün... - Harun ağabey! Bu adam... Bu yakalanan zanlı... Harun bey ayağa kalkmıştı. Hemen genç kızın yanına gelip onu kolundan tutarak koltuklardan birine oturttu: - Otur şuraya yoksa düşeceksin, ne oldu kızım? - Harun ağabey, inanamıyorum, inanamıyorum... > DEVAMI YARIN