"Almancı Haydar'ı öldürmüşler!.."

A -
A +

Sabah köyün arkasındaki Karatepe'nin ardından yüzünü göstermeye başladığı sırada kıyamet koptu. Köy imamının yardımcısı olan on üç yaşındaki Musa camiye giderken gördü köyün girişinde yatan Almancı Haydar'ı. Kanlar içindeydi. Üzerindeki siyah beyaz kareli ceketi kanlıydı. Musa dehşetle irkildi, ardından koşarak camiye yöneldi. İmam Mustafa abdestini almış az sonra okuyacağı sabah ezanının hazırlıklarındaydı. Musa'nın kan ter içinde içeri girdiğini görünce şaşaladı: - Hayırdır Evlat? Bu ne telaş böyle, bir sabah selamı yok mu? - İmam ağa... İmam ağa... Almancı Haydar'ı vurmuşlar. Köyün girişinde öylece, upuzun yatıyor. Kanlar içinde... Mustafa dudaklarını ısırdı: - Bismillahirrahmanirrahim!.. Aman yarabbi!.. Böyle işe ben ne diyeyim... Ölmüş mü? Başını salladı "evet" anlamında Musa. Korkudan konuşamıyordu çocuk. Mustafa hemen hareketlendi: - Git yüzünü gözünü yıka, bir bardak su iç bakayım. Ardından da hemen muhtarı uyandır. Candarmayı arasın. Nereye kadar sürecek bu böyle... Olacak iş mi Allah'ım... Anlatamadım bu insanlara, öğretemedim, bizim dinimizde kin, nefret, öfke yoktur diye öğretemedim... Bende bir eksiklik var; ama nedir bilemedim!.. Musa elini yüzünü yıkayıp bir bardak su içtikten sonra koşar adımlarla muhtarın evine yollandı. Kapıyı olanca gücüyle yumruklarken bir yandan da bağırıyordu: - Muhtar emmi, muhtar emmi, aç kapıyı, Almancı Haydar'ı öldürmüşler... Hem de bizim köyün girişinde... Kalk!.. Davulcu Yılmaz ve sülalesi komşu köyde yaşıyorlardı. İki köy arasındaki mesafe yürüyerek yirmi dakika kadar sürüyordu. Çevrede başka da yerleşim birimi yoktu. İki köye en yakın yerleşim birimi bir buçuk saat uzaklıktaydı. Malatya'nın dağ köylerinden biriydi Kurudere. Muhtar küçük çocuğun tiz çığlıklarını duymuş, besmeleyle fırlamıştı yatağından. Kapıyı açtığı zaman uzun yün donu vardı ayağında. Giyinmeye fırsatı bile olmamıştı kapının şiddetli çalınışı karşısında: - Ne diyorsun Musa? Kim ölmüş? - İmam ağam yolladı beni, candarmayı arayacaksın muhtar emmi. Almancı Haydar'ı öldürmüşler bizim köyün girişinde! Aha böyle upuzun yatıyor. Kanlar içinde... - Tövbe estağfirullah!.. Bekle hele... Az sonra muhtar ve Musa koşar adımlarla olay yerine gidiyorlardı. Yaklaştıkları zaman İmam Mustafa'yı cenazenin başında buldular. Muhtar gözlerini dikti cesede: - E be Hıdır, bu senin işin mutlaka!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.