Harun Bey ortamın gerildiğini fark ederek atıldı: - Bunları neden ofisimizde konuşmuyoruz Oğuz Bey, buyurun arzu ederseniz bir kahvemizi içersiniz, hem de olayları açıklığıyla anlatır Aliye size... Oğuz Türel başını iki yana salladı: - Ben öğrenmem gereken şeyi öğrendim Harun Bey. Bunun farklı bir açıklaması olacağını sanmıyorum. Aliye'ye döndü: - Geçen akşam sizin evinize yaptığımız ziyareti hiç olmamış, hiç yapılmamış farz edin lütfen. İyi günler, mahkemede görüşürüz! *** Süheyla Hanım manalı bir gülümseyişle oğlu Barış'a baktı göz ucuyla. Barış'ın rengi bembeyaz olmuştu. Masanın başında oturuyor, gözlerini yere dikmiş, parmaklarını masaya vurarak sinirli hareketler yapıyordu. Oğuz Bey piposundan derin bir nefes daha çekerek devam etti: - Aslında çok hayırlı bir tesadüf oldu bu. Bunu başından öğrenmemiz bizim için bir şans. Annenin bazı içgüdüleri onu rahatsız etmişti. Bir kadının hislerine her zaman itimat etmek gerektiğini bir kez daha gördük böylece. Böyle bir evlilik olamaz Barış! Bu ne sana ne ailemize yakışır. Sen istikbali parlak bir gençsin. Önün açık. Bu açık yolda sana engel olmayacak kuvvetlerle birlikte yol almak zorundasın. Bir katilin kardeşini "karım" diyerek yanında gezdiremezsin. Barış gözlerini kısarak baktı babasına: - Ağabeyinin katil olmasıyla Aliye'nin ilgisi ne? Onun ne suçu var? Kişi kendi çerçevesinde kendinden sorumludur. Başkalarının hatalarının bedelini bir başkasına ödetemezsiniz. Süheyla Hanım oturduğu yerden girdi konuşmaya: - Barış, belki genel anlamda böyle düşünmen doğru olabilir ama bir de bizim ailemizin şerefini düşün. Dedelerinden beri kendini adalete adamış bir aile. Sen de bu değerin bir parçası oldun. Suçlu ve suçla mücadele eden bir aileyiz biz. Nasıl böyle bir evlilik yapabilirsin? Asla buna izin veremeyiz. Zaten ben bir tedirginlik hissetmiştim. Kim bilir bilmediğimiz daha neler var! Barış ayağa kalkmıştı. Kararlı bir şekilde baktı anne ve babasının yüzüne: - Ben bilmem gerekeni biliyorum. Bundan önce yaşananlar beni alakadar etmiyor. Ben Aliye'nin nasıl bir kız olduğunu biliyor ve onu seviyorum. Oğuz Bey anlamlı bir tebessümle baktı oğluna: - Sevgi mi? Sevgi gelir geçer oğlum. Önemli olan şeref, haysiyettir. Barış kaşlarını çattı: - Burada şerefsiz olan kim baba? Oğuz Beyin sesi sertleşmişti: - Biz gerekeni söyledik oğlum. Sen ne demek istediğimizi anlamayacak kadar aptal bir genç değilsin. Kendine göre bahanelerin olabilir ama bu bahaneler bazı gerçekleri değiştirmez. Karşı karşıya olduğumuz gerçek ise net: Bu kız bizim ailemize giremez ve asla Türel soyadını taşıyamaz. Son sözüm budur ve başka bir itiraz da istemiyorum. Barış sinirli bir şekilde odadan çıktı. Süheyla Hanım dudaklarını ısırdı: - Korkuyorum Oğuz! Hata yapmasından, bize karşı gelmesinden korkuyorum. Oğuz Türel başını iki yana salladı: - Merak etme, benim tanıdığım Barış inisiyatifini kullanacaktır. Bu işin imkansızlığını o da biliyor ve onun isyanlarını yaşıyor. Bu konu burada kapanmıştır. > DEVAMI YARIN