"Ben kardeşin Aliye'yim..."

A -
A +

Sandalyelerden birinde bir adam oturuyordu. Elleri kelepçeliydi ve bacaklarının üzerinde duruyordu. Başı öne eğikti. Saçları karmakarışık görünüyordu. Polis memuru başıyla işaret etti: - İşte, orada... Sonra hepsinden önce odaya girip kapının arkasında beklemeye başladı. Aliye iki adım attı odanın ortasına doğru. Adam başını kaldırmamış, gelenlerin kim olduğuna bakmamıştı bile. Üzerindeki giysiler eskilikten ve kirden dökülüyordu. Saçı sakalı uzamıştı. Aliye dikkatle baktı ona sonra fısıldadı: - Hüseyin Çelik? Yavaşça başını kaldırdı adam. Aliye onun kendisi gibi mavi gözlerini hemen tanıdı. İnce bir çığlık atarak bir adım geriledi. Bütün vücudu titriyordu: - Ağabey!.. Hüseyin ağabey... Adam gözlerini kıstı. Karşısında duran bu iyi giyimli güzel ve genç kadına hayretle bakıyordu. Aliye atıldı: - Ağabey, beni tanımadın mı? Ben Aliye, senin kardeşin Aliye... Adam anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı. Dikkatle bakıyordu karşısında gözyaşları içinde kardeşi olduğunu söyleyen genç kıza. Başını iki yana salladı. - Kimsin sen? - Aliye Hüseyin ağabey. Ben Aliye'yim. Hüseyin şaşkınlıkla büyüyen gözlerini ayıramıyordu genç kızın yüzünden. Adeta fısıldadı: - Aliye? - Evet ağabey.. Benim. Kardeşinim senin. Seni kurtaracağım ağabey. Aman Allahım... Hüseyin şaşkındı. Boynuna sarılan genç kıza nasıl davranacağını kestiremiyordu. Bitkin görünüyordu zaten. Bütün gece sorguda geçmiş, hiç uyumamıştı... Hüseyin kelepçeli ellerini kaldırıp Aliye'nin yüzüne değdirdi parmaklarını. Boğuk bir sesle fısıldadı: - Aliye, kardeşim... - Ağabey... Hüseyin ağabeyim... - Sen... Sen neredesin, neler oldu Aliye? Aliye hemen sandalyeyi çekip karşısına oturdu Hüseyin'in. Onun kelepçeli ellerini avuçlarının arasına aldı: - Ben avukatım ağabey. Senin mahkemene girecek ve seni savunacağım. Merak etme. İçini çekti Hüseyin. Yaşadığı şokun etkisindeydi hâlâ. Fısıldadı: - Anam... anam nasıl? Aliye dudaklarını ısırdı: - Anam seneler önce öldü ağabey. O günden beri kimseyi görmedim ben de. Beni Necla Öğretmen kaçırdı. Onun ailesinin yanında kaldım, orada okudum. Senin başına gelenleri ondan öğrendim. Anam istedi böyle olmasını. Anam kaçırttı beni. Hüseyin'in gözleri dolmuştu. Konuşurken titriyordu: - Anam, canım anam... Keşke görseydi seni böyle okumuş, büyümüş bir şekilde. Hüseyin sözlerini bitirir bitirmez Aliye'nin arkasında ayakta duran Harun'a baktı merakla. Aliye atıldı: - Harun ağabey, avukattır. Necla ablamların bir akrabası. Benim staj hocam. Avukat Harun hemen bir adım attı öne doğru: - Merhaba Hüseyin. Senin davanı biz üstleneceğiz. Bu tesadüfü nasıl nitelendireceğimi bilemiyorum ama iki kardeş birbirinize kavuştunuz. Şimdi seni mahkemeye çıkartacaklar. Orada tutukluluk hakkında karar verilecek. Bu şartlar altında beklediğim tutuklanman. Ama bundan sonraki süreçte gerekeni yapacağız, merak etme. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.