Eve geldikleri zaman Cavit bey ve Müzeyyen hanımla coşkulu bir karşılaşma yaşadılar. Cavit bey: - Azizim, çifte düğün yapacağız sanırım. Öyle tatlı, öyle güzel kızlar ki, bayılacaksınız. Kendi halinde, iyi insanlar, göreceksiniz, siz de çok seveceksiniz. Emre biraz yaramazlıklar yapmış kıza karşı ama anladı hatasını. Bence oğlunuz da hazır bu birliktelik için. Benden gelin adayına tam not... Eşimden de. Halil bey neşeli bir tavırla cevapladı: - Siz beğendiyseniz mesele yok Cavit beyciğim. Hele oğlum beğendiyse akan sular durur. Emre heyecan içinde mırıldandı: - Teşekkür ederim babacığım. Cavit bey hanımlara döndü: - Bayanlar, bence bu gece hep birlikte gidelim. Siz gündüz biraz alış veriş yapın. Servet hanım tedirgindi, Müzeyyen hanıma baktı çekingen gözlerle: - Ayol, öyle çat kapı gidilir mi? Cavit bey atıldı: - Gidilir, gidilir, vaktimiz yok, ne var bunda? Bizim çocuklar da böyle evleniversin... Gülüştüler. Hep birlikte kahvaltı masasına oturdular. Sofra başında sürekli bu mevzu konuşuldu. Cavit bey ve Müzeyyen hanım Rıfat bey ve ailesini öve öve bitiremiyorlardı. Bu arada yapılan yanlışlığa da gülmeden edemiyorlardı. Emre ise espriler yapıyor, Kaan'a takılıyordu: - Oğlum yanlışlıkla benim evleneceğim kızı alıyordun, ne yapardım ben? Masada kahkahalar ayyuka çıkıyordu adeta. Karar verilmişti, akşam hep birlikte Rıfat beylere gidilecekti... *** Rıfat bey sofraya oturduğu zaman kaşları çatıktı. Evde bir sessizlik hakimdi. Seda hiç konuşmuyor, ağlamaktan şişmiş gözlerini masadan hiç kaldırmıyordu. Eda ise her şeyi oluruna bırakmış bir tavırla sessizce yemeğini yiyordu. Ceyda ise her zaman yaptığı esprileri tekrarlamanın yakışıksız olacağını anlamış olacak ki suskun bir şekilde yemeğini yiyordu. Saliha hanım ise korku ile kocasına bakıyor, onunla göz göze geldiği anda hemen bakışlarını çeviriyordu. Yemek bittikten sonra kızlar masayı topladılar. Eda çayı koydu. Seda ise bulaşıkları yıkamaya girişti. Rıfat bey yaşanan olayların evde tekrar konu edilmesini yasaklamıştı. Kimse bir şey konuşamıyordu. Kapı çalındığı zaman Halil bey gazetesini okumaya başlamıştı. Ceyda gitti kapıyı açmak için. Karşısında Emre ve Kaan ile ailelerini görünce az kaldı küçük dilini yutacaktı. Heyecandan konuşamadı. Kekeledi: - Aaa, aaa, bir dakika, anneee! Saliha hanım odadan çıktı, misafirleri görünce kalbi fırlayacak gibi oldu: - Hoş geldiniz efendim... Buyurun... Müzeyyen hanım gülümseyerek girdi içeriye: - Kusura bakmayın, böyle çat kapı geldik. Ama bazı şeyleri konuşmamız lazım. Beyefendi evdedir umarım. - Evde hanım efendi, evde... Ceyda'ya döndü: - Babana haber ver kızım. Rıfat bey şaşırmıştı. Eli ayağına dolaşmış bir şekilde karşıladı misafirlerini. Seda Eda ise hiçbir şeyin farkında olmadana mutfakta meşgullerdi. Ceyda heyecan içinde daldı mutfağa: - Kızlar, kıyamet kopuyor içeride, kimler geldi biliyor musunuz? Seda ellerini kurulayarak merakla baktı kardeşine: - Kim geldi? - Ay öleceğim, benden önce babamla annem gidecek ama... Kaan'ın annesi ve babası ile Emre'nin anne ve babası geldiler. Tabii damatlar da... - Neee! > DEVAMI YARIN