"Bu çiçekler senin için..."

A -
A +

Murat çiçekçiden aldığı gül buketine sıkıca yapışmış, tedirgin adımlarla yürüyordu. Arnavutköy'ün üst kısımlarındaki lüks evlerden birinde oturuyordu Yasemin. Zafer son zamanlarda oldukça iyi bir yer edinmişti piyasada. Murat elindeki adrese baktı, doğru yere geldiğine emin olunca kravatını düzeltti ve kapıdan içeri girdi. Zili çalarken yüreği fırlayacak gibi atıyordu. Az sonra Yasemin göründü kapıda. Sevimli bir gülümseme ile bağırdı: - Murat! Kolay buldun mu? - Evet, çok kolay buldum. Bu çiçekler senin için! Genç kız dudaklarını ısırdı: - Harika bir buket bu, çok teşekkür ederim, çok naziksin, gel içeri, durma kapıda. Murat çekingen bir tavırla girdi içeriye. Şefika Hanım mutfağın kapısında duruyordu. Murat onun elini öptükten sonra salona girdi. Salon pencerelerinden İstanbul Boğazının muhteşem manzarası ayaklar altındaydı. Zafer ipek robdöşambrını giymiş, boğazına bordo renkli bir fular takmıştı. Oldukça karizmatik görünüyordu. Elini uzattı genç adama: - Hoş geldiniz Murat Bey, sizinle nihayet tanışabildik. Kızım o kadar çok bahsetti ki sizden... Zafer saygılı bir tavırla gülümsedi: - Ben de sizinle tanışmaktan çok memnunum efendim. Çok kibarsınız beni davet ettiğiniz için. Zafer eliyle koltuklardan birini işaret etti: - Buyurun şöyle, Şefika Hanımın bol köpüklü kahvesini burada içelim. Sonra yemeğe geçeriz. Az sonra bakır cezvede pişmiş köpüklü kahveler ve fincan tabaklarının yanına konmuş fıstıklı kuş lokumu birlikte geldi. Zafer bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladı: - Muğla'da Dalaman'da oturuyormuşsunuz. - Evet efendim, doğma büyüme oralıyım. Annem de öyle. Dedem de. Yerlisiyiz yani. - Ben bir kere Fethiye'ye gitmiştim. O zaman geçtim Dalaman'dan. Sevimli bir kasabaydı. - Şimdi bayağı gelişti efendim. Havalimanı yapıldıktan sonra hızla büyüdü. Zafer fincanını, yanındaki mermer sehpaya koydu: - Her yer gelişti delikanlı, hızla büyüdü her taraf. Hele oralar turistik bölge olduğu için gelişim daha süratli oluyor haliyle. Önemli olan kıymetini bilmek, iyi organize edebilmek. Ülkemiz çok güzel çünkü. Bildiğim kadarıyla valide hanımla oturuyormuşsunuz! Murat yutkundu: - Evet, annem ben ve teyzem oturuyoruz. Annem ve babam ben çok küçükken ayrılmışlar. Dedemin bir çay bahçesi vardı. Annem orayı işleterek büyüttü beni. Şimdi hâlâ işliyor bahçe ama annem kirasını ve payını alıyor. İşin başında değil. Zafer gülümsedi. Hoşlanmıştı bu aklı başında görünüşlü, efendi gençten... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.