Bu gidişe artık ‘dur' demeliydi!

A -
A +

Küçük kız heyecanla yırttı paketin kâğıdını. İçinden bir çocuk romanı ve çok güzel iki saç tokası çıktı. Şirin bir gülümseme ile baktı babasına: - Canım babam. Bir tanecik babam benim, çok teşekkür ederim. Çok güzel. En çok okumak istediğim kitap! Şeref onun memnuniyetinin samimiliğini görünce gözleri doldu. Etrafına bakındı: - Annen nerede güzel kokulu Yasemin'im? Yasemin korkuyla irkildi: - Gelecek babacığım. Bir yere kadar gitti. Şeref'in kaşları çatılmıştı. Yutkundu. Sesinin tonunu kontrol etmeye çalıştı: - Ne zaman gitti kızım? Küçük kız korkuyla eğdi başını. Babasının kendisine ilk öğrettiği şey yalan söylememekti, fısıldadı: - Sabah gitti baba. Şeref birkaç saniye sessiz kaldı. Ondan sonra kızının başını okşadı: - Peki kızım. Haydi gel, biz mutfağa gidip salata yapalım. Yasemin neşe içinde fırladı. Şeref sıkıntı ile soluklandı. Saatine baktı. Yediyi geçiyordu. Artık bu gidişe bir "dur" demenin zamanı gelmişti. Sena'yı karşısına alıp konuşacaktı. Onun bu davranışları gururuna dokunuyor, üzüntünün yanı sıra öfkesi ağır basmaya başlıyordu. Üzerini değiştirip mutfağa girdi. Kızıyla şakalaşarak salata yaptılar. Yasemin bir yandan da sofrayı hazırlamıştı. İşleri bitip oturma odasına henüz geçmişlerdi ki sokak kapısının açıldığını duydular. Sena gelmişti. Yasemin hemen koştu: - Hoş geldin anneciğim. - Dur, üzerime gelme, zaten çok sıcak... Bu sözleri söyledikten sonra kapının pervazına yaslanmış kendisine bakan kocasını gördü. Yüzünde bir bulutlanma oldu. Şeref adeta fısıldayarak: - Hoş geldin, dedi. Cevap vermedi Sena. Kaşları çatıktı. Hiç konuşmadan doğruca yatak odasına gitti. Şeref kızına: - Sen kitabını oku! Diyerek karısının arkasından yürüdü. Odaya girip kapıyı kapattı: - Sena! Neredeydin bu saate kadar? Genç kadın sıkılmış gibi bir hareket yaptı: - Arkadaşa gittim. - Saat kaç karıcığım? Her akşam benden sonra mı geleceksin eve? Genç kadın başını kaldırdı. Öfkeli bir şekilde haykırdı: - Beni bu evde istemeyen sensin. Çekip git diyen sensin, şimdi neyin hesabını soruyorsun? Şeref sakin olmaya özen gösteriyordu. Yatağın kenarına oturdu: - Sena, insan öfke ile bazen maksadını aşan sözler söyler. Senin bana söylediklerinin üzerinde dursaydım şimdiye kadar neler olurdu neler. Evlilik karşılıklı hoşgörü değil mi? Neden mutsuzsun sen? Beklentin ne? Biliyorsun, canımı dişime takıyorum. Bütün gün çalışıyorum ama halimiz bu. Bundan fazlasına gücümüz yetmiyor. Çok şükür yine aç değiliz açıkta değiliz. Biliyorum, senin hayallerini gerçekleştiremiyorum. Çok daha fazla şeyler istiyorsun... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.