Büyük bir suç işlemişti

A -
A +

Köyün dışındaki mezarlığa kadar Musa'nın kucağında gitti Fazıl Sabri Beyle Leyla Hanımın bebekleri. Ve köy mezarlığına Hıdır Algül'ün oğlu diye gömüldü. Fazıl Bey de katılmıştı cenazeye. Dudakları titriyordu. Bir başka isimle kendi bebeğiydi gömülen. Büyük bir suç işlemişti. Sahtekârlık yapmıştı. Ama kaç hayatı birden kurtarmıştı. Mezarlığın başında içinde yaşadığı fırtınalardan yorulmuştu. Beş kişiden oluşan cemaat gittikten sonra Musa ile ikisi kalmışlardı küçük mezarın başında... Gözlerinde biriken yaşları elinin tersiyle silip Musa'ya göstermemeye çalışarak geri döndü: "Rahat uyu yavrum. Başlamadan biten bu hayatı senin yerine başka bir bebek yaşayacak. Kader bu işte. Ona inanmak gerek..." Eve döndüğü zaman Leyla'nın tamamen kendini kucağındaki bebeğe verdiğini hayretle gördü. Bu bebeği kucağına aldığı andan itibaren daha önce yaşananların hepsini beyninden silip atmıştı. Ölü doğan bebeğinin sözünü bile etmiyor, böyle bir şeyin yaşandığının farkında bile değilmiş gibi davranıyordu. Fazıl Sabri onun duygularını gayet iyi anlıyordu. Bu nedenle müdahale etmiyor, karısının yaşadığı mutlulukla yoğrulmasına ses çıkartmıyordu. Zaman içinde kendisi de olanı biteni kabullenecek, tüm olumsuzlukları geriye itip düzene soktuğu hayata adapte olacaktı. - Nasılsın karıcığım? diye sordu. Leyla ışıl ışıl gözlerle baktı kocasına: - Şimdi uyudu Fazıl. Öyle yaramaz ki görsen. Kıpır kıpır... Karnını doyurdum. Temizliğini yaptım. Öyle mutluyum ki... Fazıl Sabri Bey koltuklardan birine oturdu: - Leyla, buradan gitmemiz lazım. Bu şartlarda çocuk büyütemeyiz. Bir an önce buradan ayrılmamız lazım. Birazdan jandarma komutanına gidip Arguvan'a telefon edeceğim. Babamla da konuşmam lazım. Toparlansak iyi olur. Çocuğun yola çıkabileceği en yakın zamanda hemen yola çıkalım. Artık köy hayatı bitti. Leyla gülümsedi: - Evet kocacığım haklısın, oğlumuzu en iyi şartlarda yetiştirmemiz lazım... *** Profesör Doktor Altan Ergin telefonunun sesiyle irkildi. Bir hastanın raporuyla meşguldü Üniversite hastanesindeki odasında. Hemen ahizeyi kaldırdı. Birden yüzüne bir ışık yayıldı: - Fazıl, oğlum! Nerelerdesiniz, nasılsınız? Epeydir aramadın! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.