O gece Murat sabaha kadar uyumadı. Sevginin umursamazlığına kapılıp ne denli büyük bir hatanın içine sürüklendiğini fark edebilecek kadar aklı başına gelmişti. Betül'e de hak vermiyor değildi. Sabahtan akşama kadar beş altı metrekarelik bir odanın içinde tek başına yaşamak herkesin harcı değildi. Hele bu kişi Betül gibi bir insan olursa ve onun bu güne kadarki yaşantısı göz önüne alınırsa imkânsızlıklar önüne korkutucu bir gerçek olarak sıralanıveriyordu. Sabah karısı gözlerini açar açmaz gülümsedi ona: - Günaydın prensesim... Gece düşündüm, haklısın, bizim buradan taşınmamız lazım. Seni buraya hapsetmeye hakkım yok. Bugün patronla konuşup izin alacağım. Birlikte çıkıp ev bakarız. Zam işini de konuşacağım. Hiç merak etme olur mu? Betül yüzünü buruşturdu: - Her yerim ağrıyor, rutubetten mahvoldum. Lütfen Murat, bugün bu işi halledelim... Murat karısının yanağına bir öpücük kondurarak dışarı çıktı. Dışarıda mis gibi bir hava vardı. Yürüyerek gitti kafeteryaya. Her zaman böyle yapardı. Yol parasından yaptığı tasarrufu başka yerlerde değerlendirmeyi âdet edinmişti. Kafeteryadan içeri girer girmez çalışanlardan birine seslendi: - Mehmet, patron nerede? On beş on altı yaşlarındaki genç çocuk eliyle dip tarafı işaret etti. Gülümsedi Murat teşekkür ederken. Çocuğun gösterdiği tarafa doğru yürüdü. Hilmi Bey yine kâğıtların içine gömülmüştü. Yavaşça yaklaştı yanına, terbiyeli bir şekilde fısıldadı: - Patron, müsait misin? Hilmi Bey başını kaldırıp genç adama baktı merakla, sonra eliyle karşısındaki sandalyeyi işaret etti: - Gel, otur, hayırdır? - Patron birkaç gün izin isteyecektim. Bazı işlerimiz var, evliliğimi rayına oturtabilmek için bazı işler yapmak zorundayız. Gülümseyerek arkasına yaslandı Hilmi Bey: - Bunu bekliyordum. Anlıyorsun değil mi şimdi sana dün gece o soruları neden sorduğumu? Sonra başını iki yana salladı: - Neyse, olan oldu, bunları konuşmak için geç artık. Ne yapmayı düşünüyorsun? Murat başını eğdi önüne, o kadar çaresiz bir görüntüsü vardı ki: - Bir ev bulmamız lazım. Betül kaldığım yerde yaşamak istemiyor. Haklı kız... Hilmi Bey hiçbir yorum yapmadan dinliyordu. Murat devam etti: - Akşama kadar yalnız. Bir iş bulduğu zaman daha güzel olacak her şey tabii ki ama zaman gerekli. Patron öne doğru eğildi: - Bu arzuların altından kalkabilecek misin sen? Genç adam yutkundu: - Şey... Biraz da zam isteyecektim bu yüzden... Hilmi Bey acı bir şekilde gülümsedi: - Benim sana vereceğim üç beş kuruş zamla ne hallolacak Murat?.. > DEVAMI YARIN