İlçe merkezine on kilometre uzaklıktaki Kızık köyündeki Balıklı Çeşme'deydiler. Kızık köyünün içinde, "bulaşık yıkayan balıklar" yaşamaktaydı. Bu balıklar, kimse tarafından tutulmaz ve yenmezdi. Balıkların beslenmesi, köylülerin dibi tutan kazan, tencere, tava gibi kapları göletin içine koyması ve balıkların bu kapları temizlemesi ile olmaktadır. Bu nedenle televizyon ve gazetelerde "bulaşık yıkayan balıklar" olarak isimleri geçmiştir... Bütün bunları büyük bir zevkle anlatıyordu Murat. Pelin ise hayretle dinliyor, hayranlıkla etrafını izliyordu. Buraya geleli iki sene olmasına rağmen ilk kez görüyordu bu enteresan köyü. Sabah sözleştikleri gibi saat onda almıştı Murat genç öğretmeni. Arguvan'a gelir gelmez hemen on kilometre daha gidip Kızık köyüne gelmişlerdi. Buradaki gezmelerini bitirince ilçe merkezine döndüler. Pelin kırtasiyeden eksiklerini aldı. Burası küçük bir ilçeydi ve aranan şeyler pek de kolay bulunmuyordu. Eksiklerinin bir kısmını yine de tamamlayamamıştı genç öğretmen. Alışverişi bitirince bir lokantada yemek yediler. Murat hayatından memnun görünüyordu. Aralarındaki arkadaşlık son hızla ilerlemekteydi. İkisinin de bu hızdan başı dönmüş, hiçbir şekilde dur demeden oluruna bırakmışlardı. - Doydun mu? Pelin eliyle karnını tuttu: - Hem de çok... Zaten buranın mutfak kültürüne bayıldım ben. Damak tadıma o kadar uyuyor ki. Müthiş lezzetli şeyler... Biz İzmir'de genellikle otla besleniriz. Çeşitli otlardan çeşitli yemekler yaparız. Burası bulgur, buğday ağırlıklı. Ama çok güzel... Murat beğeniyle bakıyordu genç kıza. Gözlerinin içi gülüyordu onu izlerken. Pelin utanmıştı, başını önüne eğdi: - Bazen çok konuşuyorum değil mi? Murat bir kahkaha attı: - Yok canım, onu da nereden çıkarttın? Ben çok keyif alıyorum seninle sohbet etmekten. Pelin dikkatlice baktı genç adama. Bir şey söylemedi. Biraz daha bu konuda konuşurlarsa işin başka mecralara doğru kaymasından kuşkulandı. - Ahraz Ananın nesi var Murat? Murat'ın kaşları çatıldı birden. Yutkundu: - Bilmiyorum Pelin ama akciğer kanserinden şüphelendim. Umarım yanılmışımdır. Pelin gözlerini açtı dehşetle. Hiç beklemediği bir haberdi bu. Dili tutulmuş gibiydi âdeta... DEVAMI YARIN