"Feryal hanım bu iş bitti artık"

A -
A +

Tamer'e döndü Feryal: - Sana mutluluklar dilerim... Her şey için teşekkürler. Umarım bundan sonraki hayatın istediğin gibi bir insanla, huzur içinde olur, ayrıca sen çocuklarımın babasısın. Onları ne zaman görmek istersen kapımız açık. Mahkemenin tespiti önemli değil. Arzu ettiğin zaman gelip onları alabilirsin. Hiçbir sakıncası yok benim için. Tamer, hiçbir şey söylemedi bu sözler üzerine. Yaşadığı duygular karmakarışıktı. Utanç, üzüntü ve kararsızlık harmanlanmış, gözlerine boş bir ifade şeklinde yansımış, dudakları kilitlenmişti. Biraz daha kendisini zorlarsa ağlayabileceği endişesiyle başını sallamakla yetinerek hızla uzaklaştı. Feryal Tamer'in avukatının sesini duydu onun ardından hüzünlü bir şekilde bakarken. - Feryal hanım, bu iş bitti. Seyfi bey ilk etapta size yardımcı olabilmesi amacıyla bir çek yolladı. Sanırım bir süre sizi rahat ettirir bu miktar. Feryal kaşlarını kaldırdı: - Öyle mi? Lütfen Seyfi beye saygılarımı iletin Haluk bey, ihtiyacım yok ve bu parayı asla kabul edemem. Benim Seyfi beyin kriterlerinden farklı değerlerim var. Kendilerinden asla bir şey istemiyorum. Hoşça kalın. Durakladı, sonra aklına yeni gelmiş gibi devam etti: - Sadece eşyalarımı almam için bana yardımcı olursanız sevinirim. Bir tek ricam bu. Hepsi toplandı zaten, eğer birisiyle gönderebilirseniz sevineceğim, ben kendilerine görünüp tekrar bir rahatsızlık vermek istemiyorum. Haluk bey uzun boylu, hafif kambur bir adamdı. Şaşkın ve mahcup bir tavırla başını salladı: - Tabii hanımefendi. Hemen hallederim. Nereye göndereceğimi bana bildirirseniz eğer... - Tamam, dedi Feryal. Adresi söyledi. Avukata teşekkür ettikten sonra mahkeme salonundan çıktı. Dışarıdaki tahta sıralarda yan yana oturan çocuklarının yanına yöneldiği zaman Tamer'in onların önünde diz çökmüş bir vaziyette durduğunu gördü. Durakladı. Onun rahatça vedalaşmasını bekledi. Tamer iki oğlunu da teker teker öptü. Başlarını okşayarak ayağa kalktı. Arkasını dönüp artık eski olan karısının kendisine baktığını görünce hızla başını çevirerek uzaklaştı. Feryal onun gözlerinin dolu dolu olduğunu görmüştü. Dudaklarını ısırdı, kendi kendine mırıldandı; "Güçlü olmalıyım, kendimi kapıp koyuvermemeliyim. Bu iş bitti artık!" Başını dikleştirerek kendinden emin bir şekilde çocuklarının yanına geldi ve onlara sarıldı... *** Bahçenin demir kapısı gıcırdayarak açıldı. Feryal iki oğlunun elinden tutmuş, kurumuş otların arasından ilerleyerek çivit mavisi badanalı gecekonduya doğru ilerledi. Pervazları çürümüş kapıyı eliyle iterek içeri girdi. Keskin bir rutubet kokusu sarmıştı her yeri. Badanalar yer yer dökülmüş, tavanlarda geniş lekeler oluşmuştu. Ozan ve Yağız boş odalarda koşturmaya başlamışlardı bile. - Yavrum, dikkat edin, düşersiniz, diye seslendi onlara. Umutsuz bir şekilde baktı etrafına. Genç kızlığının geçtiği bu eski gecekonduya yeniden dönmüştü... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.